Yüzüyoruz çağın, hayatın, dünyanın bunaltısında. Yüzüyoruz çamurunda bataklığımızın; iyiye, güzele, beyaza hasret…

Güneş hiç doğmamış sanki; ay çekilmiş, sahne karanlık. “Ölüm bile eskimiş”, şairin dediği gibi; ve

Kabil değil yenilemek,

Tersine çevirmek bir eldiven gibi içimizi 

İçimiz? Kargaşa, düşmanlık, fitne, zulüm… İçimiz katran karası!

Saklanmak fayda etmiyor, kaçmaksa çok müşkül. Ötelerden seyrettiğimiz o rengârenk ebemkuşağı da yok artık. Umut nerelerde gizli, bilmiyoruz.

Bir beste arıyor ruhumuz, bir musiki… İşte o anda dökülüyor gökten tane tane kar, hem telaşlı hem sakin.

Hepsi içinde; sakîl, devr-i kebir, berefşan… Gülmekle ağlamak arasında, susmakla haykırmak… Tabiatın sessiz terennümü bu… Ancak duyanlar bilir;

-Bir neva kâr kar!

Yağıyor, yağıyor durmadan. Bir safiyeti yayıyor etrafa, usul usul, ferah ferah.

İçimizden şarkılar söylüyor bize, “unutulmuş güzel şarkılar”…

Yağdıkça içimizde bacası tüten bir ev oluyor; sıcacık ekmeğe sürülmüş tereyağı, taşa çizilen seksek, kırmızı bir bisiklet oluyor. Dünyanın en serin yağmurunun altında ıslanmak oluyor; ilk yürek çarpıntısı, âşık olmak oluyor; gücenmek, küsmek, özlemek… Onsuz olamamak oluyor! Mandalina kokan bir oda oluyor, kuşları seyretmek pencereden; çocuk olmak, anne demek acıkınca, eli kolu dolu babanın girdiğini görmek kapıdan. Canım diyebilmek oluyor telefonda, sevgilim, unuttun mu beni?

Ama hepsi unutulmuş, geçip gitmiş!

Eşini kaybetmiş bir kuş gibi kar…

Geçen bahar günlerini arar.

Biz de arıyoruz şimdi. Nerde o yumuşacık hüzün, nerde o bembeyaz tanelerin içinden ruhumuzu gördüğümüz zaman?

Aynı kar mı bu düşen? Buğulu camlar ardından seyrettiğimiz, dilimizde mısra mısra pişmanlık, mısra mısra yalnızlıkla…

Allah kar gibi gökten yağınca 
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince 
Başını önüne eğince 
Benim bu şiirimi anlayacaksın 

Ne şairler anlaşıldı, ne aşklar! Kar hep yağdığıyla kaldı, şiirler yazıldığıyla… Durup dinlenmeye vakit yok, bu “dar çağ”da. Vakit yok,  durup ince şeyleri anlamaya

Oysa hâlâ bekliyor bazılarımız, kırılmış olsa da bahar dallarımız, ümit çiçekleri içimizde.

Bekliyoruz…

Yağsın üstümüze buram buram, kar!

Yağsın, ah, yağsın; bütün saffeti, bütün hüznüyle!

“Acılar mı anılar mı?”

-Bir neva kâr kar…