Son yıllarda kanser vakalarının artış göstermesi sadece genetik faktörlerle değil, aynı zamanda modern yaşamın getirdiği yanlış beslenme biçimleri ve gıda üretim süreçleriyle de yakından ilgilidir. Artık herkesin bildiği bir gerçek var: "Toprak eski toprak değil, yediklerimiz de eskisi gibi değil."

Toprağın Ruhunu Kaybetmesi

Bir zamanlar zengin mineralli, organik madde yönünden güçlü topraklar, bugün yoğun kimyasal kullanımı nedeniyle verimsizleşmiş durumda. Üretimde kullanılan kimyasal gübreler ve pestisitler, topraktaki faydalı mikroorganizmaları yok ederek gıdaların besin değerini düşürüyor. Sebzeler ve meyveler, eskisi kadar vitamin, mineral ya da antioksidan içermiyor. Yani aynı elma gibi görünen meyve, 30 yıl öncesine göre daha az C vitamini ve daha az lif içeriyor. Bu da bedenimizin kansere karşı doğal savunmasını zayıflatıyor.

GDOlu Gıdalar ve Hormonlar

Genetiği değiştirilmiş organizmalar, tarımda daha dayanıklı ve verimli ürünler elde etmek için geliştiriliyor. Ancak uzun vadeli sağlık etkileri hâlâ net olarak ortaya konmuş değil. Bazı araştırmalar, GDO’lu ürünlerin bağırsak florasını bozabileceğini ve hormonal dengeleri etkileyebileceğini gösteriyor. Bu da bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve vücudun kanserli hücrelerle savaşma kapasitesini düşürüyor. Özellikle mısır, soya, kanola gibi ürünlerde GDO riski yüksek. Bunlar pek çok işlenmiş gıdanın içinde dolaylı olarak yer alıyor.

Pestisit Kalıntıları: Görünmeyen Tehlike

Market raflarında parlak, hatasız görünen sebzeler ve meyveler çoğu zaman yüksek oranda tarım ilacı içeriyor. Bu kimyasal kalıntılar zamanla vücutta birikerek hormonal bozulmalara, hücre hasarına ve bazı kanser türlerinin tetiklenmesine neden olabiliyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklığı zayıf bireyler bu maddelere karşı daha hassas.

Çözüm Nerede?

Doğal olmayan bu gıda zinciri içinde sağlıklı kalmak imkânsız değil, ama bilinçli olmak şart. Mümkün olduğunca mevsiminde, yerel ve organik ürünlere yönelmek büyük bir fark yaratır. Etiket okuma alışkanlığı kazanmak, işlenmiş ve raf ömrü uzun ürünleri sınırlamak, pestisit kalıntısı yüksek bilinen ürünleri (örneğin elma, çilek, üzüm) iyi yıkamak ya da organiklerini tercih etmek önemlidir.

Unutmayalım

Kanser korkutuyor, evet. Ama daha da korkutucu olan, farkında olmadan her gün vücudumuza zarar verebilecek gıdaları alışkanlık haline getirmemiz. Doğal olmayan bir ortamda yetişen, bozulmamış gibi gösterilen, parlak ve yapay ürünler sağlığımızı tehdit ediyor. Bu nedenle sadece ne yediğimiz değil, nasıl üretildiği, nereden geldiği ve vücudumuza ne yaptığı da önemli.