Gezi Parkı olayları ve Çark Divan konusunda, biz yazdık muradımızı…
Mustafa Topkara karşı yazıyla duyduğu endişeyi dile getirdi.
Ama görülüyor ki ne o benim yazdıklarıma katılıyor, ne de ben onun…
Değişmiyor düşüncelerimiz…
Bu işin galibi, mağlubu yok…
Herkes kendi doğruları ile yetinecek anlaşılan…
Hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamayan, acınacak bir kişinin araya girmeye uğraşması, yanıltmasın Topkara’yı…
Biz insanları artıları eksileri, faydaları zararları, iyilikleri kötülükleri ile değerlendiririz.
Doğru olan da bu değil mi…
Bilinir ki kusursuz insan olmaz…
Değerlendirme ölçüsü böyle olmayınca, insan ne doğru ne de adil bir tespitte bulunabilir.
Her şey bir kenara, darbeler ülkesi haline gelmiş, her on yılda bir demokrasisi kesintiye uğramış bir ülkede Başbakan olmak, ateşten gömlek giymekten farksızdı dün...
Bugün öyle mi ya…
Kimse Başbakan için “Sütten çıkmış ak kaşık” diyemez.
Onun da yanlışları, eksikleri vardır, hiç kuşkusuz…
Biz olaya böyle bakıyor, değerlendirmeyi de buna göre yapıyoruz.
Önemli olan terazinin ağır bastığı taraftır…
Gezi Parkı, çok yönlü ele alınıp değerlendirmesi gereken bir direniştir.
Diyorum ki, iktidar uzun süren hizmet döneminde, getirdiği doymuşluk ve yorgunluk nedeniyle toplumun bazı kesimlerinin tepkisini çekecek olumsuzlukların peşine takılmış olabilir…
Gezi Parkı vesile oldu ve biriken tepkiler çıktı gün yüzüne, bu nedenle…
Umarım ve ümit ederim ki bu direniş hem iktidar hem de ülkem için hayırlı olacaktır.
Tabii ki ders çıkarması gerekenlerin bakış açısı önemli…
Görünüyor ki taşlar yerine oturdu.
Hükümetin tavrından ve Başbakan’ın yaklaşımlarından, olumlu sinyaller almak mümkün…
Böyle bir faydası olduğuna inansak da, Gezi Parkı direnişinin ülkeye faturası hayli ağır oldu.
Açılan yaraların kapanması kolay olmayacak…
Bunu fırsat bilenlerin ülkeyi yeniden istikrarsızlığa ve koalisyonlar dönemine götürmek isteyişini, o yılların yoksulluk ve yolsuzluk dönemini yaşamayan, AK Parti iktidarıyla tanışan bugünün gençliği bilemez…
Onların ne susuz İstanbul’dan, ne yağsız-şekersiz toplumdan, ne yakıtsız arabalardan, ne dövizsiz ülkeden, ne de itibarsız devletten haberi var…
Bütün sıkıntı da buradan kaynaklanıyor olsa gerek…
Geçmiş iktidarların yakın zamanda ortaya koydukları yanlışlar, eksikler bilinmezse, günümüz iktidarının değeri de bilinmez…
Bunu en iyi değerlendirecek olanlardan biri, hiç kuşkusuz Mustafa Topkara’dır…
Salt “muhalefet” olsun diye o korku dolu maziyi atıp bir kenara, iktidara olanca gücüyle yüklenmek ve insafı elden bırakmak, ne derece doğrudur...