Oruç İslam’ın beş esasından biridir. Sağlıklı olanların bedeni olarak ifa edecekleri veya güç yetiremeyenlerin fidye ile eda edecekleri bir ibadettir. Öncelikle “zikir” kavramı üzerinde durmak isterim. Zikir sözcüğü ezberlemek, hatırlamak, bir şeyin kalpte (hatırlamak) ve sözde (anmak, yad etmek) hazır bulunması, söz, peygamber, Allah’ı anmak, nimetlerini hatırlamak, vaaz, öğüt gibi daha bir çok anlama gelmektedir.
Oruç ibadeti fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar devem eden bir ibadettir. “(Ramazan gecelerinde) şafağın aydınlığını gecenin karanlığından ayırt edinceye (tan yeri ağarıncaya/fecr-i sâdığa) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar (yiyip içmeden, cinsel ilişkide bulunmadan) orucu tamamlayın.” (Bakara, 2/187) 
Sözlükte “kendini tutmak, engellemek, el çekmek, geri durmak” anlamlarına gelen imsak ise, dinî bir kavram olarak, fecr-i sâdıktan, iftar vaktine kadar yemeden, içmeden, cinsel ilişki ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek demektir. İmsakın zıttı iftardır. Halk arasında ise “imsak” oruç tutmaya başlanan fecr-i sadığın oluştuğu vakit anlamında kullanılır. Bu manada imsak, oruca başlama vakti demektir. 
Oruç ibadeti gündüz eda edilen bir ameldir. Bununla beraber gecelerine de hüküm bina edilmiştir. Bakara suresi 187 ayetinde oruç geceleri denerek gecenin de oruçla şeref bulması ve anılması ayrı bir önem arz etmektedir. Aynı ayette “orucu tamamlayın” buyrulmaktadır. Hac ve umreyle ilgili bir ayette de “"Haccı ve umreyi Allah için eksiksiz yerine getirin” (Bakara, 196) itmamdan bahsedilmektedir. Dikkat edersek bu ibadetlerle ilgi “Tamamlama” hususu dikkat çekmektedir. Nasıl yaparsanız yapın değil, gösterildiği ve söylendiği gibi tam yapılması istenmektedir.
Bir anlamıyla oruç dendiği zaman Ramazan ayının bütünü şuur olarak bize yol göstermektedir. Zira gecesinden ve gündüzünden gafil olan insan hüsrandadır. Bu sebepledir ki oruç tam bir zikr halidir. Sadece insani saikle unutmak muaf tutulmuştur. Unutarak yemek içmek orucu bozmaz. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir.” buyurmuştur.
             Bir adam Hz. Ebû Hüreyre'ye gelir ve:
- Oruç tutmak niyetiyle sabahleyin kalktım. Fakat oruçlu olduğumu unuturak yedim içtim. Ne dersiniz, orucum bozuldu mu? der. Ebû Hüreyre:
- Hayır, hiç bir zararı yoktur, der. Adam:
- Sonra birisinin yanına gitmiştim, getirilen yemeği unutarak yedim, der. Ebû Hüreyre yine:
- Olsun, orucun bozulmaz, der. Adam tekrar:
- Daha sonra bir başka arkadaşın yanına gitmiştim. Orada da unutarak bir şeyler yedim, içtim, der. Bu defa Ebû Hüreyre:
- Anlaşılan sen oruç tutma alışkanlığı olmayan birisin, der.
Tüm bunlara baktıktan sonra oruç gerçekten diğer ibadetler (Namaz, hac vs)  gibi bir zikirdir. Belki de gecesiyle ve gündüzüyle tam bir ay “Zikr” dersini hakkıyla öğreten özel bir ibadettir.