Bakara suresinde ki ayeti kerime oruç ibadetinin ta eskilerden beri bilindiğini ve tutulduğunu açıklar. Bununla beraber peygamberimizin hayatında Hicret'in ikinci yılının Şaban ayında (Şubat, 624) tüm Müslümanlara farz kılındı. İlk orucu farklı kılan bir diğer özelliği de Bedir Savaşı’nın ilk Ramazan’ın 17. gününde meydana gelmesidir.

Mesenin aslı “İbadet” kavramını doğru bilmeye bağlıdır. “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbinize kulluk edin ki takvâya eresiniz.” 2/21. İbadet hayatı anlamlandırmak ve ilahi iradeye teslim olmaktır. Bu ibadetler içinde ilim, sabır, cihat, infak, ahlak olduğu gibi İslam’ın beş esasının da olduğunu bilmektir. Bunlar ise imanın esasını ihtiva ve ilan eden Kelime-i Şehadet ile namaz, oruç, hac ve zekattır. Bunlar içinde olmazsa olmaz olan şehadet ve namazdır. Zira diğerleri bazı şartları tamamlamayla eda edilir. Bazıları günlük(namaz), bazıları haftalık (Cuma), bazıları yıllık (ramazan) ve bazıları da ömürde bir (hac) defa ile sınırlıdır. İşte oruç dediğimiz ibadet her yıl Ramazan ayı ile edası üzerimize farz olan bir ibadettir. Üstadın ifadesiyle her ibadet yapılınca gözükür, oruç ise bozulunca bilinir.

Esasında namazın içinde diğer dört ibadete işaret vardır. Kelime-i şehadet okunduğu gibi, yemekte ve içmekten uzak olmak, kazancı terk etmek ve kıbleye yönelmek hepsi birbirine işaret etmektedir. Her ibadetin toplumsal etki ve adetlere yönelmesi de vardır fakat oruç gerçek anlamıyla herkesi sarıp sarmalamaktadır. Ezan gibi sesi yok fakat zihinlerde ve gönüllerde yeri daima tazeliğini korumaktadır. Özellikle iftar sofraları toplumsal mutabakat sofralarına dönüşmektedir. Kimse kızmasın ama oruç şeriattır.

Orucu farklı kılan en önemli husus ise” imsak” şuurudur. Kendini tutma ve kontrol etme meselesidir. Kendimizi tuttuğumuz şeyler haramlardan öte helal olan şeylerdir. Allah kullarını her zaman yasaklarla imtihan etmez, Ramazan da helalleri terk etmek suretiyle ibadete davet etmektedir. İman ve sevgi helali dahi Allah için terk etmeyi öğretir.

Orucun önceliği kişinin ve toplumun akaidini test etmesidir. Önce iman sonra amal gerekir. “Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir. Güzel sözler O’na yükselir; rızâsına uygun iş ve davranışları da O yüceltir. Sinsi sinsi kötülük tasarlayanlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzakları altüst olur.” 35/10. Oruç fıkhın özel bir alanı olarak prensipler ortaya koymuştur. Sahur, iftar, ikram, fidye, fitre, teravih hatim, infak, bayram gibi daha birçok hususu içinde barındırmakta ve yaşatmaktadır. Asıl olan orucun gönül sevgisine ulaşması ve hayatın lezzetlerini bir kez daha şükür için hatırlatmasıdır. İlk oruç hikayeleri konuşulur v bilinir. Bir diğeri ise “Namazını, (hayata) veda eden bir kimsenin namazı gibi kıl!..” hadisi şerifinden öğreniyoruz ki orucumuzu da son oruç olarak tutma şuuruna ermeliyiz.

Orucun içinde ki, kazanımlar insanı takvaya ulaştırır ki takva anlam ve söylemden çok kalp ve salih amel çerçevesinde ihsan ve ihlası kuşanarak hayatı anlamlandırmaktır. Bu sebeple Oruç edebiyatı imrendirecek seviyede hayatımızda yer etmiştir. Oruç insanın “Gayb” denen gizlilikle imtihan olmasıdır. “Görmedikleri halde rablerinden korkup saygı duyanlara gelince, onları da hem bir bağışlanma hem de büyük bir ödül beklemektedir.” 67/12

Orucun bayramla kavuşması ayrı bir nimet ve güzelliktir. Bayram mezar ziyareti dualarıyla başlar, çocukları sevindirerek devam eder, sevgi ve tebessümüm cep harçlıklarıyla temaşası ise ancak yaşayanların göreceği bir haz ve lezzettir.

Oruç, Ahzab suresi 35. Ayetinde şu iki sıfat arasında zikredilir. “(Allah için) yardım yapan erkekler, yardım yapan kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkekler,” Dostları, Peygamber Efendimizin ramazandaki hâlini “Esen rüzgârdan daha cömert olurdu.” diye anlatırlar. Bu ayda Allah’ın rızasını kazanmanın en kolay yollarından biri de infaktır. Oruc ibadetinin ardından iffetin anılması çok manidardır.

Sonuç oruç güzel ahlaktır. “Nebî (s.a.v.) ile beraber sefere çıkardık da, oruç tutan iftar edeni ayıplamadı, iftar eden de oruç tutanı.” Asık yüzle oruç tutmayın diyen bir peygamber ümmeti olarak tatlı dilli ve güzle yüzlü bir Ramazan dileğiyle Rabbim Gazze ve Doğu Türkistan’dakilerinde yüzünü güldürsün. Bizlere de sorumluluğumuzu yerine getirmeyi lütfetsin. Duyarsız ve ilgisiz olmanın azabından bizi korusun.

Ramazanımız bizi takvaya ulaştırmaya vesile olsun.