*CAHİL OLANLARIN, MERHAMETİ VE LÜTFU AZDIR.
*Süleyman saltanatının yüzüğüdür bilgi.
*İNSANIN GİZLİ DÜŞMANI ÇOKTUR; ÇEKİNEN, İHTİYATLA İŞ GÖREN İNSAN, AKILLI İNSANDIR.
*Öğrenilmez bilgiyi yeter buluyorsun; gözünü başkasının mumuyla aydınlatmışsın.
*ALLAH YOLUNUN, ALLAH’A ULAŞMA DURAĞININ BİLGİSİNİ, GÖNÜL EHLİ GÖNLÜYLE BİLİR.
*İnsandan; kaplan da aslan da fare gibi korkar. Timsah da, onun yüzünden coşmuş, köpürmüştür deniz de; ikisinin de ödü patlamıştır insandan.
*BİLGİ GÜNEŞİ BİR YERDEN BİR YERE GÖÇMEZ; CANDAN, AKILDAN BAŞKA BİR DOĞRU YOKTUR ONA.
*İnsan yüzünden, peri de şeytan da kıyıyı tutmuştur; her biri bir gizli mıntıkayı yer edinmiştir.
*İLERİYİ GÖREN GÖZ, KESKİN GÖZDÜR.
*Kargalar güz mevsiminde çadır kurdular mı, bülbüller gizlenir, susarlar; çünkü gül bahçesi olmadı mı bülbül susar; ötmez, şakımaz.
*LEŞ, BİZE GÖRE REZİLDİR; DOMUZA VE KÖPEĞE GÖRE ŞEKERDİR.
*Hani çocuk, eteğine saksı kırıkları doldurur da, mal mülk sahibi gibi onların üstüne titrer; bir parçasını alsan ağlar, o yüzden çocuğun ağlamasına, gülmesine bir değer verilmez.
*NİCE İYİ HUYLU BİLGİN KADI VARDIR, BOĞAZI YÜZÜNDEN RÜŞVET ALMIŞ, BETİ BENZİ SAPSARI OLMUŞTUR.
*Bulut yüzünden, toz yüzünden Ay, bir hayal gibi görünür; beden bulutu da bizi hayal düşüncesine sürükler.
*AŞIĞA, GÜNDÜZ DE SEVGİLİDİR GECE DE.
*Ay, buluta da aldırış etmez, toza toprağa da… Göğün yücesinde döner durur.
*ÇEVREN NE KADARSA, DÜNYAYI O KADAR GÖRÜRSÜN YA; İŞTE SENİN İDRAKIN DA ANCAK O KADARDIR; PİS DUYGUN, TEMİZLERİ GÖRMENİ ENGELLER.
*Hiçbir şeyden haberi olmayanı, her şeyden haberi olan, çekebilir mi hiç?
*GERÇEKTEN DE GÖNÜLDEN GÖNÜLE PENCERE VAR; İKİ İNSAN, BİRBİRİNE GÖNÜLDEN BAĞLANDI MI, AYRI DA DEĞİDİR ONLAR.
*Anlatılması zor olan şeyleri anlatmaya, soruları cevaplandırmaya kalkışırsam, susuzlara nasıl, ne vakit su verebilirim?
*BEN, BULUT GİBİ BİR YELLE GELMEDİM Kİ, BİR TOZLA BU EŞİKTEN DÖNEYİM.
*Kalem; yazarak koşar gider, ama aşk geldi mi çatlar da kala kalır.
*HERKES, GÖNLÜ NE DERECE AYDINSA, NE KADAR CİLALANMIŞSA, O KADAR GÖRÜR.
*Coşkun kişilerin ayak izleri, başkalarının izlerinden ayrıdır; hemen belli olur.
*İLAHİ HEKİMLER, MÜRİDİN YAHUT YABANCI KİŞİNİN YÜZÜNDEN, SÖZÜNDEKİ SESTEN, GÖZÜNÜN RENGİNDEN, DİN VE GÖNÜL HASTALIKLARINI ANLARLAR.
*Yumuşak olsun, sert olsun, erenlerin sözlerine kendini ver; örtünüp bürünme, dinine dayanaktır o sözler.
*SÖZLER; GERÇEKLİĞİN, TAM İNANCIN, KULLUĞUN ÖZÜDÜR, MAYASIDIR.
*Erenlerin huzurundan uzaklaştın mı, gerçekte Allah’tan uzaklaştın demektir.
*GÖNÜL BAHÇESİNDEN BİR ÇÖP BİLE EKSİLSE, AKILLI KİŞİNİN GÖNLÜNE BİNLERCE GAM DOLAR.
*İster yavaş gitsin, ister tez koşsun, arayan bulur. İki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan.
*KAN PİSTİR AMA, BİRAZCIK SUYLA TEMİZLENİR; FAKAT İNSANIN İÇİNDE ÖYLE PİSLİKLER VARDIR Kİ, ONLAR, YARATIP ONARANIN LÜTUF SUYUNDAN BAŞKA BİR ŞEYLE ARINMAZ.
*Yalınlık, ne yücelere ağmaktır, ne aşağılara inmek; Allah’a yakın olmak, varlık hapsinden kurtulmaktır.
*HAK’KI TANIYAN İKİ GÖZ SAHİBİ OLURSAN, İKİ DÜNYA ALANINI DA DOSTLA DOPDOLU GÖRÜRSÜN.
*Aç adamın eline bir somun düştü mü, hevesinden gözü de açılır, ağzı da…
*YILDIZ SAYISIZDIR; AMA GÜNEŞ “BİR” DİR.
*Nasıl bakarsan, öyle görürsün.
*İNSANIN KANADI, GAYRETİDİR.
*Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler; ellerini topraktan çıkarıp, halka doğru yüz türlü işarette bulunurlar. Duyana söz söylerler… Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle, toprağın içindeki sırları anlatırlar!
KAYNAK: Posta ceridesi yayınlarından, Ömer Tandoğan arşivinden.
NOT: 2 Ekim Pazar günü yeni Hicri seneye giriyoruz. Yani 1 Muharrem 1438. Hicri senemiz hayırlı olsun. Ümmetin titreyiş, kendine dönüş, uyanış, diriliş, birlik, kardeş oluş ve zilletten kurtuluşu için milat olsun inşallah.