Avrupa birliği 28 ülkeden oluşmaktadır. Bunların idare çeşitleri çok farklıdır. Federal cumhuriyet, Anayasal monarşi, Cumhuriyet gibi birbirinden farklı rejimler vardır. Avrupa birliğine girmek için yarış ederken onların farklı yönetim biçimlerini ve yaşam tarzlarını onaylamış oluruz. Bizler bu durumda İngiltere krallığını asla aşağılayamayız ve bunu İngilizler de asla kabul etmez. Almanya’nın federal cumhuriyeti de ayrı bir farklılıktır. 
Anlaşılan o ki yönetimlerin isimlerinden çok sağladıkları imkânlar ve yaşam tarzları önemlidir. Biz cumhuriyet ile övünürken Avrupa’da onun üzerinde ülke krallıkla yönetilmektedir. Laiklik ise sadece birkaç ülkede yasa olarak bulunmaktadır. 
Almanya, AB'nin en kalabalık üyesi olurken, onu Fransa, İngiltere,  İtalya ve İspanya izlemektedir. Almanya federal cumhuriyet, İngiltere (Anayasal monarşi)  krallık, İtalya cumhuriyet, İspanya ise krallık ile yönetilmektedir. Demek ki öğünülecek tek Cumhuriyet rejimi biz değiliz. AB’nin yarı nüfusundan fazlası ilk beş ülkede yaşamaktadır. 
Bu beş ülkeden hiç biri İslam ilkelerine göre yönetilmemektedir. Rejimleri farklı da olsa bir birlik içinde ve kendilerince zengin ve mutlu olarak yaşamaktadırlar. Bizde ki TV’ler prenseslerin düğün merasimlerini ve kraliçelerin programlarını naklen ve kıvançla yayınlamakladırlar. Cumhuriyet kutlanırken padişahlık ve manevi birçok değişimler adeta aşağılanmaktadır. Rejime ait kutlamalar manevi havadan ve ilahi fetih ve nusretten çok uzak olarak yapılmaktadır. Vals ve tangolarla eskiden içki içerek kutlandığını tarihi okuyanlar bilirler.
Cumhuriyet balolarında ise çoğu zaman manevi değerlere zıt uygulamaların olduğu tarihen sabittir. Danslı kutlamalar 1926 da “medeni” şekilde kutlanmıştır, diye övünülmüştür. Sadece Müslüman erkeklerin ve kadınların katıldığı ilk balo, 9 Eylül 1925’te İzmir’de düzenlenmiştir. 1927’de, dönemin İstanbul valisi “Dans salonlarında erkeklerin kadınlarla dans etmeleri kesinlikle yasaklanamaz” şeklindeki kararını açıkladı. 
Şubat 1927’de Himaye-i Eftal Cemiyeti yararına Kastamonu’da düzenlenen baloda yaşananlar buna bir örnektir. Dönemin Kastamonu Valisi Müştak Bey, o sıralarda eşi şehir dışında olduğundan baloya davet edilmez; ancak bunu önemsemeyen vali yalnız olarak balo salonuna gelir. Valinin balo salonuna gelmesi üzerine bazı davetliler valinin baloyu terk etmesini isterler; teklifin reddedilmesi üzerine de kendileri balodan ayrılıp vali hakkında şikâyette bulunurlar. 
550’den fazla davetlinin olduğu Ankara Halkevi’ndeki 1943 Cumhuriyet Balosu’nun mönüsündeki zenginlik de dikkat çekicidir. Yemek listesinde bin adet sandviç, yirmi adet ıstakoz, bin adet pasta, çok sayıda kırmızı ve beyaz et çeşitleri, kırk üç şişe çeşitli likörler, iki yüz elli şişe şarap ve bin şişe viski listede yer alan çarpıcı örneklerdendir. Ayrıca, balolarda yeterli miktarda içki sağlanamadığı için daha sonradan içki talebinde bulunulduğu kayıtlara geçmiştir.
Bütün bu yönleriyle Cumhuriyet Baloları Türkiye’nin modernleşme serüveninde hem çok önemli bir araç olmuş hem de bu serüvenin simgelerinden biri haline gelmiştir.