Şu sıralarda yapılmak üzere olan üç tane iş var..Yersiz,zamansız, ve hesapsız olduğuna inandığımız bu işlerden bahsedelim.
***
Bunların ilki İstanbul boğazına yapılacak üçüncü köprü..İÜ. İktisat Fakültesi hocası Prof. Gülten Kazgan, ilk köprü yapılmadan önce yayınladığı “100 soruda, neden köprüye Hayır? “ isimli kitabında ’ köprünün lüzumsuz olduğunu,dünya otomotiv sanayicilerinin köprü ve otoban yapımını teşvik ettiklerini,bu sayede otomotiv ulaşımını öne geçirerek satışlarını sürdürmek ve arttırmak imkânı bulacaklarını ,İstanbuldaki araç sayısının yükseleceğini, onbeş yirmi yılda yeni bir köprü daha yapma isteklerinin ortaya çıkacağını, bunların yerine halkın toplu olarak kullanabileceği metro,tramvay, vapur,deniz otobüsü,tren gibi araçlara yönelmek gerektiğini’ rakamlar vererek anlatıyordu.. Söylediklerinin herbirinin doğru olduğu yıllar geçtikçe anlaşıldı,ama iş işten geçti..Avrupalı’lar evden işe,gezmeye, seyahatlere metro,tren ve vapurla çıkarlarken bizler heryere otomobille gitmeye başladık.Yollar, çoğu bir-iki kişi taşıyan iki metreye dört metre ebadında araçlarla lebâlep doldu..Karayolları coştukça demiryolları çökmeye başladı, Avrupada-meselâ Fransada-bir şehirden öbürüne mal taşıyan kamyon veya TIR pek görülmezken ,mallar trene yüklenip giderken bizde mal taşımada kamyon,insan taşımada da otobüs işletmeciliği zirve yaptı..Osmanlı padişahları tahta geçince kendi adlarına para bastırmak, saray yaptırmak gibi gösterişlere girişirmiş ya ; devrimizdeki başbakanlar da birbirlerinden aşağı kalmamak için boğaza köprü yaptırmaya girişti.İlk köprüyü Demirel yaptırmıştı , Özal ondan geri kalmak istemedi,bir tane de o dikti..Şimdi onlar gibi yüksek oyla gelip kendini kuvvetli hisseden R.T.Erdoğan da ayni hevese kapıldı..Yapılacak köprü için ihale açıldı, bütün dünya inşaat şirketlerinin gözü böyle büyük işlerde olduğu halde ihaleye bir tek yabancı şirket dahi katılmadı.Bu ne demek ?.. Bu işte ekmek yok, kâr yok demek… Ama biz bundan ders çıkarıp ta bu işin rantabilitesini yeniden gözden geçirip belki de rafa kaldıracağımıza, nasıl olsa borç bini aşmış deyip efelendik, öyleyse biz kendimiz yaparız demeye başladık..Bize göre; Yanlışların birincisi bu..
***
İkinci yanlış yerli otomobil yapma meselesi… Ani bir kararla ,büyük düşünen havalarda ,hedef gösterildi..Yerli otomobilimizi yapmamız lâzımmış ..Bir de bakan var, kirli sakal denen traşıyla tanınan bir İzmitli…
Kendisini bakan yapanların her dediği olsun diye kâr-zarar düşünmeden her işe hemen kalkışan ,Sanayicilik bilgi ve tecrübe birikiminin tam olarak ne olduğu hayli tartışmaya açık olup bir tayinle bakan olan, bir karar ile de ayni bakanlıktan düşebilecek olan bu kişi,Türk sanayiinin duayeni ve Türkiyede 1960 ta yerli montaj ilk otomobil Anadol’u yapmış,Otosan’ı kurmuş,Tofaşta ,Uniroyalda kurucu ortak olmuş, Ford’un 70 yıllık acentesi olup New-York’a araba satan,kamyon yapan,askerî araçlar bile yapabilen Koç şirketinin seksen yaşındaki başkanı; ömrü otomotivin içinde geçmiş ,belki elli sanayi bakanı görmüş olan, deneyimli Rahmi Koç’un ,”senede birkaç yüzbin araç üretmek için otomobil fabrikası kurmak ekonomik değildir” lâfı üzerine “acaba bu adam doğru mu söylüyor” deyip biraz durup düşüneceğine “bazı kişiler devamlı bazı işlerin neden yapılamıyacağını söylüyor” deyip sitem etti.. Halbuki ülkemizdeki ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerden görüş almaları daha doğru olurdu..
Üçüncü yanlış, acemi ellerde hergün raydan çıkan,hergün çarpışan, hatta tedbirsizlik yüzünden demiryoluna buldozerin düşerek trenle çarpıştığı dönemin Ulaştırma Bakanı ve onun başarısız DDY genel müdürünün yanlış kararlarıyla bazı tren hatlarının 6-12 ay veya iki yıl gibi sürelerle devre dışı bırakılması ve gene o iki kişinin yanlış kararlarıyla tıpkı köprü ve otomotivde olduğu gibi sansasyonu bol olan Hızlı Tren tantanası uğruna ülkemizin ve özellikle Adapazarı’nın ulusal demiryolu şebekesi ile olan bağlantısının kesilerek halkın karayolu ulaşımına mahkûm edilmesi meselesidir.
Uzun lâfın kısası : Başbakan , çevresine ; her dediğine hak veren , ondan ödü patlayanlar yerine, doğruyu söyleyen ve yanlışlarını önleyecek kişileri toplasaydı ne iyi olurdu..