Büyükşehir Belediyesi’nin hizmete soktuğu yatırımların açılışı için şehrimize gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tahminlerin ötesine taşan bir ilgiyle karşılanıp dinlenmesi, muhalif cephede tam anlamıyla şok etkisi yapmışa benziyor...
Mitingin üzerinden kısa süre geçmesine rağmen bıraktığı izlenim hala farklı şekillerde tartışılıyor…
Yapılan, yazılan, çizilen yorumlar böyle giderse daha uzun süre sıcaklığını koruyacağa benziyor...
Orhan Cami ile Demokrasi Meydanı arasına sığmayıp taşan bu müthiş mitingi izleyen kalabalık uçuk rakamlara varıp dayanınca, olayın şokuyla muhalif cephede diller çözülüverdi...
Efendim okul talebeleri doldurmuş meydanı!
Devlet imkanları kullanılmış!
Civar illerden taşıma kalabalıklar getirilmiş!
Sanırsınız bu ilk kez gerçekleşiyor!
Diğer partiler için geçerli değildir böyle yapmak sanki!
1955 yılından beri takip ederim mitingleri…
Bugün yapılanlarla o dönemlerde gerçekleşenler arasında bir fark yok aslında…
O gün iktidarda olup da elinden geleni ardına koymayan nice partiler bilirim…
Muhalif partiler aynı yolu izlemiyor mu günümüzde!
İktidar nimetleri haricinde her yolu ve yöntemi hangi parti denememiş bugüne kadar!
Her parti ister mitinglerinin kalabalık olmasını…
Hiç kimseyi zorla o meydana getiremezsiniz. Serbest bırakabilirsiniz ancak oraya gelmesi kendi arzusuyla ve tercihiyle olur ancak…
Yaşlısı genci, kadını erkeği Cumhurbaşkanı’nı biraz daha yakın plandan görüp dinleyebilmek için o gün adeta can atıyordu…
Ne yasak dinliyorlardı ne de uyarı… Tek arzuları Reisicumhuru daha yakından görebilmekti…
Cumhurbaşkanı’nı dinlemenin coşkusunu, heyecanını böyle sığ nedenlerle küçültmeye kalkanların alacağı çok ders vardır, meydanlara sığmayıp bulvara taşan on binlerce vatandaştan…
Hiçbir mazeret bu tabloyu karalamaya yetmez…
Cumhurbaşkanı ve beraberindekileri dahi şaşkına çeviren o görkemli topluluk, her istismara açık referandumun sadece Sakarya’da değil, ülke genelinde rengini de, yönünü de belli etmeye yetti de arttı bile…
Bu da gösteriyor ki halk kararını vermiş şimdiden...
Bakıyor, ülkemizde ve dünyada kim, neyi istiyor…
Sıralıyor alt alta ve tercihini ona göre yapıyor, yapacak görünüyor, kartını belli ederek…
O nedenle boş lafa karnı tok halkımızın…
Ülkesi için kim taşın altına elini değil, gövdesini koyuyor; kim bu doğrultuda kefeni giyip yola çıkıyor, onun yanında yer alıyor...
İçte ve dışta tüm hücumlar bu anlayışı yıkmak için yapılıyor.
Ama nafile ok yaydan çıktı. Geri dönüş yok...
Bunu bildikleri için geliyorlar sadece iktidarın değil, ülkenin üzerine…
İstemiyorlar kendi göbeğini kendi kessin…
IMF’ye el açan, verilenle yetinen, emir alan, sürünen bir ülkenin devamından yana olanlar ve onlar gibi düşünenlerin, bakalım hayal kırıklıkları, saldırganlıkları ne kadar daha sürecek…
Sandık geliyor doludizgin halkın önüne…
Ne deniliyor; “Halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım, tanımam.”
Bu kumaşa güve düşürmek mümkün değil, bir bilseler bunu, sorun kalmayacak...
Bu duygu ve düşüncelerle ülkesini, bayrağını, vatanını canından öte sevenlere, selam olsun...