Günümüz dünyası nimetleri kadar külfet ve eziyetleri de artmıştır. Mutlu, huzurlu olmak kadar hüzün ve keder de insanlığın büyük imtihanıdır. İnsanların bir birine akıl, öğüt vermeleri çok doğru değildir. İçinde nefsi hesaplarımızın olmadığı nasihat belki çare olabilir. Yıllarca kürsüden konuşan ve dinleyen olarak anladım ki iki gönül (anlatan ve dinleyen) bir olunca samanlık seyran oluyormuş. Bu sebeple her liste herkes için geçerli değildir. Toplum ve insanların öncelikleri farklıdır.

Şöyle ki peygamberler dahi önce tevhit, sonra tevbe ve ardından eksik ve hatalı olan konu da uyarı da bulunmuşlardır. Bir tivitte gördüğüm arapça başlığı size taşıdım. Şöyle yazıyordu; Gönül genişliğini sebepleri; Huşu ile namaz, zikrullah, tedebbürle tilavet, sadaka, sabır, kaza ve kadere iman, Allahtan razı olmak, duayı çoğaltmak ve Rabbim göğsüme genişlik ver ve işimi kolaylaştır ayetiyle anlatılmıştır.

Bu yazılanlara katılmakla beraber bazı maddeleri de ben sıralamak istiyorum.

Gönül genişliğinin sebepleri (ilave edelim);

    1-Sevdiğin ve mutlu olduğun bir işte çalışmak

    2-Çalışma arkadaşlarının iş ahlakı ve uyumu

    3-Aile fertlerinin ahlaki davranışı

    4-Ülkenin siyasi, ahlaki ve hukuki sorumluluğu

    5-Geçim darlığı ve gelir adaletsizliğinden çekmemek...

    6- Zamanı doğru ve faydalı yöneltmek

    7-İmreneceğiniz iyi dost ve arkadaşlar edinmek

Ülkenin huzur ve başarısı siyasi rejim ve sistemiyle de çok büyük ilişkisi vardır. Zira siyaset eğitim, hukuk, gelir, kazanç gibi birçok konunun önemi vardır. Birbiriyle uyum içinde olmayan siyasi rejimler huzurlu bir din ve gönül yaşayışını sağlayamaz. Zira din sadece birkaç görünen ibadete münhasır değildir. Hatta spor müsabakaları dahi dini ve ahlaki hayatın göstergesidir. Bu sebeple gönül huzuru için takva, vera, haşyet gibi kalbi amellerin önemi kadar haset, kibir gibi kötü huylardan da kaçınmanın önemi de vardır. Günümüzde trafik seyri dahi insanın gönül huzurunu bozmaktadır. Demek ki sadece kendi gönül huzurumuzu değil, aynı zamanda başkalarının da gönül huzurundan sorumluyuz. Bizim için önemi olmayan bir söz veya eylem başkalarını günlerce kederlendirebilir. Virüs sebebiyle dükkânı ve ticareti zorda olan insanın gönül huzurunu beklemek oldukça zordur.

Maalesef toplum gittikçe gerginleşiyor. Hatta yardım isteyen kurumların çoğalması dahi gönül huzurunu zedelemektedir. İdeal olan kimi bulsam versem olmalıyken, günümüzde zorla elimizdekini almak isteyen ve vermeyince mahcubiyet yüklenen durumu geldik. Cömertlikten çok istemenin arttığı toplumlar iktisaden gönül huzuru veremezler.

Aynı işi yapıp az maaş ve gelir elde edenler dahi işlerinde gönül huzuru sağlayamazlar. Gönül huzuru her türlü zulme ve baskıya boğun eğmek ve onu da sabır diye nitelemekle halledilecek bir konu değildir. Hani okulda imtihan var ses çıkarmayın denir ya, bizde lütfen gönül huzurumuzu bozmayın diyebilmeliyiz. Ailede sükûnet denen gönül huzurundan sorumlu olduğumuzu da asla unutmayalım. Son söz camide bile cemaat birbirine davranışlarında gönül huzurunu zedeleyebiliyor.