Sapanca Gölü, her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, Mevla’nın ilimize ve bölgemize bir büyük lütfudur…
Son dönemde gölün feryadı arşa vardı, yaşanan kuraklık ve su seviyesinin tehlikeli derecede çekilmesiyle…
Dün gazetemizin manşetinde gölle ilgili bu kez, konuya çok daha farklı açıdan bakan bir haber asıldı…
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, göldeki ekosistemle ilgili, deyim yerindeyse tüyler ürpertici, üzerinde ısrarla durulması gereken çok önemli bilgiler paylaştı…
İsterseniz önce bazı satır başlarını birlikte hatırlayalım;
“Kot çok düştü, ekosistem çökmek üzere. Su miktarı giderek azaldı, biyoçeşitlilik baskı altında ve balık sayısı hızla azalıyor.”
“Su kalitesi hiçbir zaman bu yılki kadar kötü olmamıştı. 10 metreden sonra oksijen litrede 4 miligrama düşüyor, canlıların yaşaması için bu kritik değer.”
Şu anda kıyıdan çekilme yüzlerce metre ama derinlik olarak bizim gördüğümüz 3-4 metreye kadar çekilme var. Göllerde santimler bile önemlidir. Baskı arttığı için, su seviyesi düştüğü için kirleticilerin etkisi daha da artıyor.”
“Gölü besleyen 12 dere var, bunların 8'i aktif durumda ancak dereler evsel ve tarımsal kullanımda tüketildiği için göle ulaşamıyor.”
“Her yıl açılan çok sayıdaki kaçak kuyu yer altı su miktarını azaltıyor ve derelerin artık akmaz hale geliyor.”
Bu sözler, öyle yabana atılır beylik ifadeler değildir kuşkusuz…
Yıllardır bu sütunlardan yetkili-etkili herkese seslenerek, sorumluluğumuzun gereğini yerine getirme gayreti içinde olduk…
Ağalar, beyler, efendiler! Yapmayın, gölün feryadını duyun, yarınlar çok geç olabilir dedik…
Bugün gelinen noktada, ne yazık ki geç kalınmış yarınlara ramak kaldığını söyleyebiliriz…
Gölün namazını kılmak üzereyiz…
Artık çok ciddi yaptırımların zamanı geldi de geçiyor…
Sanayiye yalnızca bu dönemde değil, bundan sonra hiçbir zaman bir dirhem dahi su vermemek ve her türlü tasarrufu sağlamak, hepimizin her işi bir kenara bırakıp yapması gerekenlerin en başındadır…
Resmi özel, yetkili etkili herkes tehlikeyi idrak etmeli, buna göre davranmalıdır…
Valimiz Rahmi Doğan ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Yusuf Alemdar’ın çevre hassasiyeti içerisinde attığı adımlara, bizler de vatandaş olarak “ibadet” gözüyle bakarak adımlarımızı katmalı, “benim tasarrufumla ne olur” demeden göle hizmet mantığıyla hareket etmeliyiz…
Tabii bir de Sapancamızın turizmini canlandırırken, getirdiğinden çok götürdüğü olan, yapılacak alan açılsın diye ağaçlar kesilen kaçak yapılar, sulama için kaçak çekilen yeraltı sularını da unutmamak gerekir…
Sapanca Gölü tek başına değil, yerin altı ve üstüyle çevresi ve havasıyla bütün olarak değerlendirmek zorunda olduğumuz, canlı bir yapıdır…
Gölün çevresinde kesilen her ağaç, kuyu açılarak çekilen bir kova su bile Sapanca Gölü’nün varlığını tehdit ediyor…
Bunu artık hepimizin idrak etmesi kaçınılmazdır…
Bu duygu ve düşüncelerle, Sapanca Gölü’nün hem ilimize hem bölgemize hayat verdiği o sağlıklı ve capcanlı günlerine tez elden dönebilmesi adına elini değil gövdesini taşın altına koyan başta Valimiz Rahmi Doğan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar olmak üzere; bu uğurda emek veren, evinde suyu boşa akıtmayarak kendince de olsa tasarrufa hizmet eden herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…
KAYNAK: YENİ SAKARYA GAZETESİ