Futbolun gücünü kavramakta zorlanan herkesin izleyip ders çıkaracağı bir final karşılaşması oldu, yeşil-siyahlıların Bandırma'yı topa tuttuğu maç...
"Sakaryaspor formasının Türkiye liglerinde bir ağırlığı var" derken ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyan maçlarla adeta kendimizden geçtik, Antalya'da...
Bu da gösteriyor ki, bu lig Sakaryaspor'a hiç yakışmadı, yakışmıyordu da...
Süper Lig, BankAsya ve TFF 2. Lig'de şampiyonluğunu ilan eden takımların yanında kaderlerini son maça bağlayan kulüpler ile play-off'dan şampiyon olup, bir üst gruba fırlayan takımların nefes kesen mücadelelerine sahne olan bir futbol haftasının içerisinde bulduk kendimizi...
Futbolun getirdiği heyecan başka bir şeye benzemiyor...
Örnek vermek gerekirse; yıllardır ikinci ve üçüncü ligde mücadele etmekten yorulan Mersin'in temsilcisi İdmanyurdu'nun uzun süre sonra Süper Lige yükselişi, ilginin yeniden bu liman şehrine çevrilmesine yol açtığını gösteriyor...
Şehrin her yeri lacivert-kırmızı bayraklarla donatılmış, her köşesi, sokağı ve caddesine hareket ve bereket gelmiş...
Bir benzer heyecan da ilimizde yaşanıyor, şu sıralarda...
Perşembe günü oynadığımız BUGSAŞ yarı final maçının ardından önceki akşam Antalya Mardan Stadı'nda oynanan finali izlemek adına yollara düşen Sakarya seyircisi rakip takım taraftarlarının iki katıydı, nerdeyse...
Antalya'nın meşhur plajlarında, doyum olmaz güzellikteki park ve bahçelerinde, sokak ve caddelerinde o kadar çok Sakaryalı'ya rastladık ki, şaşırmamak hiçten değildi...
Anlaşılan onlar bir taşla birkaç kuş vurmak için düşmüştü yollara...
Deniz, güneş ve Sakaryaspor vazgeçilmez sevgililer olarak dikildi hep karşılarına...
Maç saati yaklaşınca heyecanın yönü de, rengi de değişti...
Mardan Stadı'na ulaşan kıvrımlı ve dar yollar trafiği taşıyamaz hale gelmişti, adeta...
Biri kapalı, diğeri kale arkası açık olmak üzere iki tribünü silme dolduran yeşil-siyah sevdalısı Sakaryalılar'ın bu zaferdeki payı hayli yüksek oldu...
Final maçlarını kazanarak yeniden BankAsya 1. Ligi'ne yükselen Sakaryaspor ile birlikte ilimiz de sınıf atlamış oluyordu...
Tarihinin en zor ve bir o kadar da sıkıntılı dönemini geçiren Sakaryaspor, altyapı ağırlıklı kadrosu ile formasına layık bir tempo sergileyip sadece rakiplerini değil, kendilerine şans tanımayanları da şaşkına çevirmişti...
Biz Sakaryaspor'un finaller takımı olduğunu, geçmişten örnekler vererek ortaya koyup ümitlenirken, başarının bu kadar kolay ve bol gollü geçeceğini tahmin etmemiştik, doğrusu...
Kocaeli maçıyla kazanılan moral motivasyonun getirdiği maç kazanma arzu ve güveni play-off'ta Konya Torku Şekerspor maçıyla perçinleşip, gelişince, yeşil-siyahlı takımı durdurmak hiç de kolay olamazdı...
Nitekim de öyle oldu...
Ankara BUGSAŞ maçının son dakikasında direkte patlayan top, zaferin yakın olduğunu işaret eder gibiydi...
Her üç maçta da iyi ve kontrollu oyununun mükafatını alan yeşil-siyah gençleri yönetmede, yönlendirmede, telafisi olmayan maçların kazanılması adına tüm önlemleri alan Şaban Yıldırım ve Teknik Ekibi kutlamadan geçmek olamazdı, bu nedenle...
BUGSAŞ maçında penaltı atışlarında şans bizden yana olunca, şampiyonluğu önceden belli olan yeşil-siyahlılar, BankAsya'ya yükselişin sadece resmi protokolunu finale bırakmış oluyorlardı...
Bandırmaspor'un, o muhteşem tablo karşısında teslim olmaktan gayrı yapacak fazla bir şeyi yoktu...
Final maçı önceki karşılaşmalarda olduğu gibi bir taktik mücadelesi halinde geçti...
Şaban Hoca'nın orta sahada kapanan, hücuma ayarlı futbol anlayışını harfiyen uygulayan Muharrem, Mesut ve Yunus ile Görkem'in (bu maçta çok kötü oynamasına rağmen) başarıdaki payları en az hocaları kadardı...
Futbola tutkun illerin başında geliyoruz...
Böyle olduğunu bir kez daha gördük, bununla da yetinmeyip beş gün boyunca doyasıya yaşadık, dünya kenti Antalya'da...
Bu takımın buraya gelmesinde emeği geçen eski, yeni başkan, yönetici, teknik ekip ve futbolculara şampiyonluğun hayırlı olmasını dilerken, gerçek maraton ve yarışın bundan sonra olacağını hatırlatmak isterim...
Şimdi birkaç gün de olsa bu beklenmedik sürpriz şampiyonluğun keyfini çıkaralım...
Sonra yapalım geleceğin plan ve programını...
Zira, final zenginliği ile şehre dönen herkesin ve kesimin önce sevinmeye, sonra da düşünmeye ihtiyacı var...