Sevgili okuyucularım...
AK Parti iktidara geldiği 2002 yılından bugüne bu ülkenin bozuk işleyişini düzeltmeye çalışıyor ama görüyorsunuz her şey bir anda güllük-gülistanlık olmuyor...
Son dokuz yılda yapılanlar ortada, yapılamayanlar da ortada, ama AK Parti hükümetinin bu ülkeye kattığı, gerçekten çok ciddi artı değerler var...
Ve bu değerler, bu dönem bence de devam edecektir...
Çünkü bilinçli seçmen bu dönem yine tek parti, yani AK Parti demeye hazır gibi...
Bunu da 13 Haziran sabahı göreceğiz...
Sevgili okuyucularım...
12 Haziran'da yapılacak olan Genel Seçimler öncesinde, partilerin birer birer açıkladıkları "seçim beyannameleri" sayesinde "vaat bombardımanı" sezonu açılırken, geçtiğimiz ayın son haftası start alan seçim mitingleriyle de bu süreç seçime kadar acımasızca devam edecek gözüküyor...
Öyle ki, kıran kırana geçmesi beklenen "seçmen tavlama" turlarında liderler, seçime kadar 50 ayrı il merkezinde propaganda yapmayı göze alacak kadar gözlerini karartmış haldeler...
SEÇMENİN BİLİNÇLİSİ
MAKBUL...
Sevgili okuyucularım...
Partilerin bu kararlı tavrından kaçmak mümkün olmayınca, parti propagandaların seçmen üzerindeki yan etkilerini azaltıp, onları "bilinçli seçmen"e dönüştürecek tüyoları vererek, "görevimizi yapmanın huzurunu bulalım" diyen de OECD oldu; bize de bu huzurdan aracılık payı düştü...
Aslında OECD'nin hazırladığı, bizim de buraya aldığımız rapor, Türkiye'nin önüne birçok alanda "makyajsız yüzünü" gözler önüne sererek, partileri vaatlerinde daha tutarlı olmaya ve "bol keseden atmamaya" zorlarken; "seçmene de gerçek tabloyu göstererek vaatlerin tutarlılığını test etme imkanı sunacak...
Örneğin; "yoksulluğu azaltacağı" diyen iktidar partisinin vaadini, "OECD Bölgesi'nde yoksullukta zaten ilk üçteyiz, siz yoksulluğu nereye kadar ve nasıl düşüreceksiniz?" diyerek savuşturabilecek...
TÜRK'ÜN TÜRK'E
PROPAGANDASI...
Sevgili okuyucularım...
Her ne kadar rapor ülke kıyaslamalarını da içerdiği için en son açıklanan veriler üzerinden değerlendirme yapmasa da, başka ülkelerle "kıyaslanınca" "iyi" sandığımız durumumuzun aslında ne kadar da "yanıltıcı" olabileceğini ortaya koyması açısından önem taşıyor...
Kriz etiketleri de düşünüldüğünde son açıklanan verilerle 3 milyona gerilediği için sevinibilecek işsizlik rakımı, rekor kıran büyüme rakamı, işin içine kıyas girince tatsızlaşabiliyor...
OECD'nin "Bir Bakışta Toplum" başlıklı sözkonusu raporunda Türkiye için en hazin veriler istihdam kaynaklı...
"Türk'ün Türk'e propagandası"na derhal son verdirecek bu ilk veriler, Türkiye'nin OECD Bölgesi'nde; yoksullukta ilk üçte, işsizlikte ilk ikide, en düşük istihdamda ise liderlikte olduğunu canhıraş haykırıyor...
Gelir eşitsizliği, bebek ölümleri, zorunlu eğitim harcamaları gibi bazı belli başlı verilerde de Türkiye maalesef ya dipte ya da onun bir-iki basamak üzerinde...
DURMAK YOK...
Sevgili okuyucularım...
Bu ay yoğun bir siyasi propaganda esaretinde geçecek...
Muhalefet ne kadar kötü, iktidar ne kadar iyi durumda olduğumuzu sokaktan, televizyondan, gazeteden haykıracak...
İşte bu süreçte OECD Türkiye'nin karanlık yüzüne ışık tutuyor; Türkiye'nin kaydettiği tüm olumlu gelişmelere rağmen alınacak yolunun çok olduğunu vurguluyor...
Üstelik Türkiye'nin OECD verilerine ilave olarak kişi başına gelirde 58., rekabette 61., kadın -erkek eşitliğinde 127., yaşam kalitesi endeksinde 83. olduğu düşünülürse, yolun sadece OECD'nin işaret ettiği gibi uzun olmadığı da anlaşılıyor...
ÖNEMLİ NOT...
Sevgili okuyucularım...
Ülke kim ne derse desin tüm zorluklara rağmen iyiye gidiyor...
Tek parti iktidarı avantajını iyi kullanan Başbakan Erdoğan'ın dış dünya ile ilgili çalışmaları ABD'de ve ilgili çalışmaları ABD'de ve AB'de müthiş destek buluyor...
Bu müthiş iletişim ise bize artı değer olarak geri dönüyor...
Şu an Türkiye - ülkemiz dış yatırım fonları tarafından izlenen AB dışında tek ülke...
180 AB fonu 2011 başta olmak üzere ülkemize yatırıma geliyor...
Enerji, sağlık yatırımların başını çekiyor...
Ve ayrıca ülkemiz sağlık turizminde de Hindistan'la birlikte dünya çekim merkezi oluyor...
Bu önemli gelişmeleri de siz saygıdeğer okurlarımla paylaşmak istedim...
TÜRKİYE EN DÜŞÜK
İSTİHDAM ORANINA
SAHİP ÜLKE
İstihdam oranı (2009)
% 66.1 OECD ortalaması
% 79.2 İsviçre en yüksek ülke
% 44.3 Türkiye
TÜRKİYE, 14.3 İŞSİZLİK
ORANI İLE OECD ÜLKELERİ
ARASINDA İKİNCİ SIRADA
İşsizlik oranı (2009)
En Düşük İşsizlik Oranı
% 3.2 Norveç
% 3.8 Güney Kore
% 3.9 Hollanda
En Yüksek
İşsizlik Oranı
% 18.1 İspanya
% 14.1Türkiye
TÜRKİYE YOKSULLUKTA
İLK ÜÇ SIRADA
Yoksul Nüfus Oranı
% OECD Bölgesi ortalama
yoksul nüfus oranı
% 5.4 Çek Cumhuriyeti
% 6.1 Danimarka
% 6.4 Macaristan
% 17 Türkiye
TÜRKİYE "DİĞERLERİNE
GÜVEN DUYGUSU"NUN
EN ZAYIF OLDUĞU
İKİNCİ ÜLKE
Diğerlerine Güven
Duygusu (2008)
% 59 Danimarka
% 89 Norveç
% 86 Finlandiya
% 13 Şili
% Türkiye