Kendimizi bir camın içinde yaşadığımızı düşünelim. Öyle bir cam ki her hareket ettiğimizde cama çarpıp kemiklerimiz kırılıyor. Bu cümleleri yazarken sanki bir cam parçası boğazıma dayanmış nefesimi kesiyor.
Sizlere kendimizi onun yerine koymaya tahammül edemediğimiz bir arkadaşımdan bahsedeceğim. O da engelli ve o da yazar. Her engelli bireyin engeli kendine ağırdır. Ama bana göre onun engeli biraz daha ağır. Çünkü gerçekten kendisi camdan bir hayat yaşıyor.
Bugün değerli yazar arkadaşım Rabia Solakoğlu’nu tanıtmak istiyorum.
Gelin hangi hastalıkla nasıl mücadele ettiğini kendisinden dinleyelim. Çünkü kendisini tanıyan yine kendisidir.
Rukiye Türeyen: Sevgili Rabia hoş geldin. Bizlere kendini tanıtır mısın?
Rabia: Merhabalar, hoş buldum Ben Rabia Solakoğlu. 23 yaşındayım, bedensel engelliyim, cam kemik hastasıyım ve hiç okul hayatım olmadı. Kemiklerim kırıldığı için ailemin desteği sayesinde okuma yazma öğrendim. 2001 Mayıs doğumluyum, doğduğumdan bu yana İstanbul’da ailemle birlikte yaşıyorum ve Orduluyum.
Rukiye Türeyen: Rabia bir gününü nasıl geçirir?
Rabia: Günümü evde veya arkadaşlarımla birlikte geçiriyorum. Evde kitap okurum veya kitap yazar, film, dizi izlerim. Arkadaşlarımla beraber dışarıda vakit geçiririm.
Rukiye Türeyen: Bir adet kitap sahibisin. Kitabının ismi Defterimdeki Sen. Neden bu isim?
Rabia: Aslında bu isim bir anda aklıma geldi. 2017 yılında “Defterimdeki Sen” ismiyle Instagram hesabı açtım. Hesabımda sözler ve videolar paylaşılmaktadır. Ve kitap yazmaya başladığımda “Defterimdeki Sen” ismiyle kitap yazmaya karar verdim. Tamamen bir anda aklıma geldiği için herhangi bir özelliği yoktur.
Rukiye Türeyen: Tedavisi olmayan bir hastalıkla mücadele ediyorsun. Hastalığını 3 kelime ile tanımla desem neler söylersin?
Rabia: Cam kemik hastalığının tedavisi var aslında; sadece benim dönemimde yoktu ve ameliyat olamadım. Cam kemik hastasını bir yapboz parçasına benzetiyorum: Ummadığınız bir anda kemikleriniz kırılıyor ve iki-üç hafta sonra eski haline geri gelip kemikler birleşiyor, tıpkı yapboz gibi.
3 Kelime: Kırılgan, onarıcı, yapboz.
Rukiye Türeyen: Kitabını okudum. Çok başarılı bir kitap olmuş. Nida’nın başına gelenler, senin başına gelseydi kıskançlık konusunda yani. Sevdiğin adamı o kadına bırakır gider miydin? Öteki kadının aşkı karşılıksızdı çünkü. O kadından korkup sevdiğini bırakıp kaçar mıydın?
Rabia: Nida’nın yerinde olsaydım tamamen sevdiğim adamı bırakıp giderdim. Seven gitmez derler ama bazen hayat mecbur bırakır ve gitmek zorunda kalırsın. Yani şöyle söyleyeyim ‘korkup kaçmak...’ Açıkçası bu ihtimal de aklıma gelmiyor değil. Sevdiğin insanın başkasına ilgi duyduğunu görmek, hele ki o kişinin aşkı karşılıksız olsa bile, insanı derinden sarsar. Kendimi yetersiz hissedebilir, mücadele etmekten yorulabilirdim. Ama sanırım en nihayetinde ne yapardım tam olarak kestiremiyorum. O anki duygularım, sevdiğim adama olan inancım ve hayatın getirdiği koşullar belirleyici olurdu.
Rukiye Türeyen: Biz engelli bireyler, çoğunlukla bilgisayar başında yazarlık yapmaktalar. Daha doğrusu benim tanıdığım engelli bireyler yazarlık yapıyor. Neden başka bir iş değil de yazarlık yapıyoruz? Bu konuda düşüncelerini öğrenebilir miyiz?
Rabia: Yazarlık iç dünyamızı, düşüncelerimizi ve hayallerimizi ifade etmenin güçlü bir yolu. Engelli bireyler olarak toplumda karşılaştığımız zorlukları, hissettiğimiz duyguları ve sahip olduğumuz potansiyeli anlatmak için kelimeler eşsiz bir araç. Belki de yazarak kendimizi daha iyi ifade edebiliyor, anlaşılma ihtiyacımızı bu yolla karşılıyoruz. Elbette her engelli bireyin tercihleri ve yetenekleri farklıdır. Ancak genel olarak baktığımızda, yazarlığın sunduğu bu imkânlar ve ifade özgürlüğü, engelli bireyler için güçlü bir çekim merkezi oluşturuyor olabilir diye düşünüyorum.
Rukiye Türeyen: Eğer yazarlık yapmasaydın hangi mesleği yapmak isterdin? Mesela ben bunu her fırsatta gururla söylerim. Benim hayalimdeki meslek polislikti. Senin hayalindeki meslek neydi?
Rabia: Psikolog olmak isterdim.
Rukiye Türeyen: Sevgili Rabia, cam kemik hastalığıyla mücadele eden okurlarımıza ne söylemek istersin?
Rabia: Asla pes etmemelerini, her zaman mücadele ve başarı dolu bir hayat sürmelerini ve her daim gülümsemelerini söylemek isterim.
Rukiye Türeyen: Kitabından, kitap içeriğinden az da olsa okurlarımıza bahseder misin? Mesela bu kitabı neden almalılar?
Rabia: Kitabım Karanlığın Kalbinde Kaybolmak... Işıltılı bir partiden sonra, genç kadın kendini zifiri karanlık bir ormanda bulur. Bağlı eller, yırtık elbise ve bilinmeyen bir korku... Hatırlayamadığı bir geçmişin izlerini sürerken, hayatta kalma mücadelesi verir.
Bu kitabı neden almalılar şöyle söyleyeyim. Çünkü bu kitapta kendilerinden bir parça bulacaklarına inanıyorum.
Rukiye Türeyen: Kitabın henüz çok yeni. Nerelerde satılıyor? Okurlarımız kitabını nereden temin edebilirler?
Rabia: Shopier sitesi, Nadirkitap ve Kitapyurdu.
Rukiye Türeyen: Röportajımızın sonuna geldik. Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Rabia: Öncelikle çok teşekkür ediyorum benimle röportaj yapma isteğiniz için. Söylemek istediğim pek bir şey yok aslında; kendimi ifade eden biri değilim ama röportajımızı okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyor ve her daim gülümsemelerini istiyorum. Aynı zamanda Rukiye Hanım, sizin kitabınızı okumuştum ve beni çok etkilemişti. Kitap yazmayı bırakmayın ve yeni hikâyeler yazmaya devam etmenizi istiyorum, yolunuz her zaman açık olsun.
Rabia Hanım’a teşekkür ediyor, yazarlık hayatında nice başarılara imza atmasını diliyorum.
Röportaj Rukiye TÜREYEN