Eski SSK İl Müdürü, bir edebiyat fenomeni, şehrin en kapsamlı kütüphanelerinden birine sahip olan Hikmet Cihan, rahmetli eşine olan sevdasını yansıtan enfes bir şiir kaleme almış son olarak…

Bu hisli yüreğin “Gözyaşlarım Kar Olup Aktılar” başlığı taşıyan şiirini istedim ki okuyucularımızla paylaşayım…

Pencereden dışarıya baktım

Lapa lapa kar yağıyordu

İlk defa görüyormuşum gibi seyredip daldım

Kar taneleri pencereye kadar geldiler

Sana yardan mektup var dediler

Hatıralar içimden kanatlanıp geçtiler

Sen yoksun diye yanımda çok hislendim

Kar yağıyor kar yağıyor diye

Yanımdaymışsın gibi sana seslendim

Gönlümü ben ezelden sana bağladım

Kar yağarken bugün seni anıp ağladım

Kar taneleri damla damla yaş olup gözlerimden akdılar

Gözyaşlarım semada kor kor olup karları yakdılar

Öksüz kalan sevdamızı bir nuska gibi yüreğimde sakladım

Buluşacağız yakında geliyorum adım adım

Arşta melekler bize kıskanarak bakdılar

Sevgi dolu yüreğini senle dolu yüreğime

Sökülmez bir çivi gibi çakdılar

Nazlı nazlı yağarken semadan kar taneleri akdılar

Ama SEN yoksun diye gönlümün bahçesine siyah olup akdılar

Capcanlı hayalimde

Mutluluk yaşam buluyor yüzünde

Attığın kartopları parça parça üzerimde

Birlikde yaptığımız kömür gözlü kardan adam

Havuç burnu üzerinde

Hala erimemiş duruyor her tarafı karla kaplı bahçede

Ardına kadar açıp kollarını eskisi gibi gene

Uzandın sırtüstü karların üzerine

Hasret çekiyor şimdi o bahçe

Vücudunun karda kalan izlerine

Yedi kat göklerde eriyip kayboldu bakışların

Sihirli bir halıyla uçarak arasındandan geçtin yıldızların

Sonsuz ufukların ve de kehkeşanların

Nihayet vardın ebediyete

Aklın gidersem yanarım dediği

Ancak aşkla gidilen mücerrete

Rabbim yazmışsa eğer ezelden

Silinmez bu yazı göklerden gelen kaderden

Bir dost gibi sarılıp tevekküle

Malumdan geçtin meçhule

Nihayetinde geldi akıbed ve esti israfilin üflediği sur

Yok oldu var sadece kaldı nur

Çatladı kainat çöktü gökler

Daha büyük güneşlerde kavruldu güneşler

Saman gibi savruldular samanyolundaki yıldızlar

Arkanda bıraktığın sevenlerin artık yalnızlar

Ömrün saati gaibden emir aldı

Akreple yelkovan çakıldı kaldı

Durdu yüreğin sinende artık atmadı

Kader kopardı sazımızın tellerini

Ellerimden çekip aldı ellerini

Bezm-i ezelde yazılmış alnına

Neylersin boyun eğdin yazgına

Akıl çekmez bu yükü nafiledir sorulur

Sırrı hakikat ancak elifde lamda mimde bulunur

Sonra döküldü ruhuna nur üstüne nur

Ben ki sensiz ölmeden evvel ölen

Ben ki sensiz hasret acısı çeken

Neden oldu bu ayrılık Yarabbi neden

Ey falcı ne olur çıksın falım

Ulaşsın dipsiz göklere amin yüklü dualarım

Belki bir gün kabul olur elbette

Ve tekrar kavuşuruz inşallah ahirette

Gördüm seni maverada

Melekler vardı omuz başında

Namaz başörtüsü başında

Üzerindeydin seccadenin

Tesbihin yanıb aşında

Bana cennetten bakdın

Dua gibiydi bakışların sevgi dolu ve sıcakdın

Bıraksalar beka aleminden fena alemine

Bir yıldız gibi kayacakdın

Ey sırların sırrı yokları var eden

Ölümün bile öldüremediği ölüm penceresinden

Nasıl görüyorum O nu gözsüz nasıl

Yoksa her şey yalan da bu mudur gerçek asıl…

Kalemine ve yüreğine sağlık diyerek Hikmet Cihan’a Bizim Bahçe’den “Kardelenler” gönderelim istedik…