Bir partiye mensup olmak, o partinin felsefesini benimsemek, aynı doğrultuda hareket eden partidaşları ile davalarının, görüşlerinin ve ilkelerinin savunması ve de topluma anlatılıp kabul görmesi için birlikte hareket ederek kişisel düşünce ve çıkarlardan uzak durmayı gerektirir...

Böyle baktığımızda ya da olayı böyle değerlendirdiğimizde partilerde bütünlük ve beraberlik olduğunu düşünürüz.

Ancak zaman zaman böyle olmadığına tanık oluruz, girersek işin içine ve de derinliğine…   

Bu konuda kapanan partiler yanında, ana muhalefet partisi CHP ile iktidar partisi olarak AK Parti’de birbiriyle çekişen, aleni olmasa da üstü örtülü şekilde birbirine akıl almaz suçlamalarda bulunan siyasetçilerin varlığını göz ardı edemeyiz...

Somut örneklerle başlarsak, eski belediye başkanı rahmetli Ünal Ozan ile yine rahmetli Erenler eski belediye başkanı Murat Soğancıoğlu’nun yıllar süren atışması yanında, aynı partiden belediye başkanı seçilen Avukat Meziyet Sevim Sözer’i yine o yıllarda başkanlıktan eden, kendi partisinin belediye meclis üyelerinden başkası değildi…

Bunlar, en belirgin örnek olarak yer etmiştir hafızalarda…

Her ikisinde de aynı partiden belediye başkanı olan siyasetçiler CHP saflarında araya giren etkili partililere rağmen, bir türlü bir araya gelip partilerine puan kazandırma yoluna gitmedi...

Sonunda kaybeden kendileri ve haliyle partileri oldu…

İlçe belediye başkanları arasında dün olduğu gibi bugün de benzer olaylar var, üstü örtülmeye çalışılsa da alttan alttan körüklenen olaylar sonucu, birbirine olmadık suçlamalarla yüklenen siyasetçileri ve başkanları saymaya kalksak, alınganlık gösterenler olabileceği gibi yalanlayanlar da çıkabilir…

İsim vermesek de birbiriyle karşılaştıkları toplantılardaki hareket tarzları onları ele veriyor...

Önlenemez bir hastalık halinde partiden partiye sıçrayan, kamuoyunda hiç de hoş karşılanmayan bir trajedidir aslında ve istisnasız her partide…

Muhalefette iken ender rastlanan ancak iktidara geldikten sonra yön değiştiren hislerin baskın olduğu yarışta kaybeden başkanların kendileri olduğu gibi, esas zarar onları o mevkiye, makama taşıyan partilerine oluyor…

Daha doğrusu basit nedenlerle bindikleri dalı kesenler zamanla silinip gidiyor, siyaset sahnesinden…

Ülke terör belası içerisinde bir yeni seçime daha gidiyor.

Seçim ve sandık yorgunu halkımız eskisi gibi rahat değil...

Sıkıntı seçmenin de yakasına yapıştı...

Böyle olduğu izlenimi var...

Bu durumda halkımız partilerde olup biten her olayı değerlendirmekte ve anında cezayı kesmekte…

Böyle olmasın isteniyorsa, partiler tıpkı muhalefette olduğu gibi halkı birlik, beraberlik ve bütünlük içerisinde hizmet verdiklerine inandırmak zorundadır...

Şu sıralarda AK Parti’de böyle sancılı bir ortam olduğunu biz değil, nerede ve kiminle konuşsak herkes söylüyor ve sıkıntı giderilmezse parti adına üzüntü oluşacağı üzerinde duruluyor…

Bunu kaşıyanların değirmenine su taşımak istenmiyorsa eğer, tez elden kamuoyunu ikna edecek bir girişim başlatılmalıdır…

Parti aynı, dava aynı fakat çıkan ses farklı…

Olacak şey değil!

Parti bütünlüğünü sağlamada ilde üst düzey yetkililer yanında partilerin kadın kolları ve akîl adamlara ihtiyaç var…

Bunları harekete geçirmek kaçınılmaz…

Aksi halde kendi kuyularını kazmış olurlar…