Bilmem Cihat ve Serhat’tan gayri kardeşi var mı Zuhal Erol’un?
Yoksa üçü için yazacak çok şey birikti zihnimde…
Hayat onlar için ne spor ne ticaret ne de siyaset…
Varsa yoksa edebiyat…
Sanki oturmuş yüreklerine daha çocuk yaşlarda okumak ve yazmak…
Yarış atları gibi birbirleriyle yarışıp duruyorlar…
Hikaye, roman, şiir, türkü ve şarkı olmazsa olmaz tarzda kuşatmış hayatlarını hava, su, ekmek gibi…
Beslenirler dur durak bilmeksizin yazarak, hissederek…
Bu doğrultudaki heyecanlarını tarif etmek kolay olmasa gerek…
Şarkılarla nasıl da içli dışlı oluvermiş Zuhal Erol…
“Şarkılar girmiş hayatımıza” adlı kitabı için “Devamı var” dedi…
İkinci bölüm bundan daha ilginç ve heyecan verici olacakmış…
Gel de merak etme! 
Kitabını uzattı, “Bir sayfa açın lütfen” dedi…
Sonra sordu, “Hayatınızda unutamadığınız bir şarkı var mı?” diye…
Cevabım, bende unutulmaz izler bırakan “Sevmekten kim usanır, tadına doyum olmaz” adlı bestesi Teoman Alpay’a ait Rast makamındaki eser oldu…
Birlikte okumaya başlayınca, gazetede farklı bir iklim oluşuverdi bir anda…
Ağabeyi Cihat Zafer yazmış önsözünü kendine has üslubuyla…
Diyor ki “Hatıralara, konacakları dallar uzatmış şarkılar üzerinden Zuhal…”
Birlikte yaşadıkları kardeş yıllar derken, “canı yazarın göğsünde atmayan yazıların bir önemi yok” diyerek kardeşe kardeşliğin de ötesine taşan moral yükü ile destek sağlamış oluyordu…
Kitabın öznesi olan şarkıların diliyle anlattığı çocukluk hatıralarını canlandıran Zuhal Erol’a bununla ve burada kalmayıp daha renkli, daha sevecen eserlere imza atması adına Bizim Bahçe’den sevgi çiçeği “manolyalar” gönderelim istedik…