Referandum bitti.

Sandıkta, uzun zamandır konuşulan ve tartışılan Yeni Türkiye oylandı aslında.

Muhalefetin sandık öncesi ve sandık sonrası itirazlarına millet kulak asmadı.

Sadece yeni bir yönetim sistemi değil Recep Tayyip Erdoğan da halkın büyük çoğunluğu tarafından onaylandı.

16 Nisan'da sandıktan istikrar ve güven çıktı.

Büyük vicdan, ne üst akıl dinledi ne de yedi düvel. Türkiye kararını verdi.

Türkiye, EVET dedi.

Böylece, Erdoğan'ın yıllar süren başbakanlığı ve sonrasında cumhurbaşkanlığı da güvenoyu almış oldu.

Erdoğan ve liderliği bir kere daha millet tarafından kabule mazhar oldu.

17 Nisan, Yeni Türkiye için bir milattır.

Bir başlangıçtır.

AK Parti ve Erdoğan bundan böyle bu yeni yönetim sistemi ile Türkiye için çalışacak.

Referandum kararı alındığından itibaren neden EVET dememiz gerektiğini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Erdoğan'ın tek adamlığı ile ilgili olmadığını söyledik ve yazdık.

Yeni Türkiye'nin Yeni Dünya için elzem olduğunu ifade ettik.

Daha yüksek oranda EVET sonucu çıkmasına yarayacak küçük eleştirilerimiz ve uyarılarımız da elbette Türkiye'nin ve lideri Erdoğan'ın ayağına taş değmemesi gayesine yönelikti.

Bundan sonra da aynı sorumluluk ve gaye için düşünmeye ve yazmaya devam edeceğiz.

İyi olacak.

Güzel olacak.

17 Nisan sabahı Adnan Menderes'in kabrini ziyaret etti Erdoğan.

Anlamlıdır.

Merhum Özal'ın vefat yıl dönümüydü 17 Nisan.

Özel bir gündü.

Türkiye, bu tür büyük ve anlamlı buluşmaların tesadüflere bırakılmadığı çok köklü bir devlet geleneğinden geliyor.

16 Nisan sandık sonuçlarına en çok sevineceklerin başında rahmetli Menderes ve Özal'ın geleceği tartışılmaz.

Başkanlık için neredeyse bütün devlet hayatını harcayan Özal'ın kabrinin tam da referandumun ertesi günü ziyaret edilmesi Erdoğan'ın ahde vefası kadar Türk devlet geleneğinin de capcanlı ve dimdik ayakta olduğunun çok açık bir göstergesidir.

Cumhurbaşkanımız rahmetli Erbakan'ın da kabrini ziyaret etti aynı gün ve aynı çerçevede.

Erbakan Hoca'nın da Yeni Türkiye'de büyük dua ve emek sahibi olduğunun altını net olarak çizdi Erdoğan.

Bir tür teşekkür ve armağandır o ziyaret.

Cumhurbaşkanımız teşekkür ve armağan ziyaretlerine Eyüp Sultan ziyaretiyle devam etti.

Şükür namazını İstanbul'un manevi fatihinin huzurunda kıldı.

Sonra iki dedesini daha ziyaret etti Cumhurbaşkanımız.

Liderliğinin ve Yeni Türkiye'nin nereye doğru gittiğini ve nereden geldiğimizi asla unutmadığını gösteren çok anlamlı ziyaretlerdir bunlar.

Fatih Sultan Mehmed Han ve Yavuz Sultan Selim Han'ın ziyaretleri de tıpkı diğerleri gibi teşekkür ve armağan ziyaretleridir.

Şükran ifadesi ve emanete layık olunacağı sözünün verildiği ziyaretlerdir.

Hele Yavuz Sultan Selim Han'ın, alimin atının sıçrattığı çamurla birlikte kabrinin üzerinin örtülmesini vasiyet ettiği ve bugün o vasiyete uygun olarak sandukanın üzerinde duran kaftan, Yeni Türkiye'nin yolunu ve yönünü gösteriyor.

Yavuz Sultan Selim Han ve o kaftan, devletin hazinesini ağzına kadar altınla doldurmanın, mukaddes emanetleri İstanbul'a getirip, aziz ve mübarek hırka-i şerif eteğinde kırkıncısı bizzat kendisi olmak üzere kırk hafıza aralıksız Kur'an okutmanın ve elbette ilme, bilgiye, irfana derin saygının sembolüdür.

Kaftanın kimler tarafından ve ne amaçla çalınmak istendiğini bilenler için de ayrıca anlamlıdır bu ziyaret.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'da yüce milletin sandıkta EVET demesiyle aslında ne demek istediğini çok iyi bildiğini ve bundan sonra da bu değerlere uygun olarak devleti yöneteceğini 17 Nisan ziyaretleriyle açıkça ortaya koydu.

Ne basit ve sıradan bir şeydir bu ne de tesadüftür.

Türkiye büyük, çok büyük bir devlettir.

Liderleri de büyüktür.

Erdoğan da bu ölümüne vatansever ve bu yüzden de ölümsüz liderler zincirinin en son, en sağlam ve en parlak halkalarından biridir.

Fransız kadın gazeteci bir röportaj sırasında, "Efendim, üç yüz milyonluk Türk milleti dediniz. Türkiye'nin nüfusu ne kadar?" diye hata yakalamış bir istihza ile büyük şairimizi uyarınca, Yahya Kemal ne cevap vermişti?

"Hanımefendi, biz Türkler ölülerimizle birlikte yaşarız!"

Şairi budur bu milletin!

Milletin kendisi ve idaresini hür iradesiyle teslim ettiği lideri ne olacaktı?

Yeni Türkiye ve Yeni Dünyaya hep bu gözle bakmak gerekir.