Uzun zamandır yazmıyorum. Niye? Sebebi açık. Zarar vermemek için. Dostlarımızın vefasızlığı, kibri yüzünden bir kararsızlar karargahı kurulmuşken, yangına körükle gitmemek için. Hele seçim öncesi yazmayı aklımdan bile geçirmiyordum. Engin Arapoğlu’nun Mutlu Işıksu ile röportajını okuyunca mecbur hissettim kendimi.

“Adapazarı, bu şehrin ruhudur, merkezidir. Bu şehrin kalbi burada atar. Orhan Cami’de atar. Şerefiye’de, Yenicami’de atar. Uzunçarşı’da, Çark Caddesi’nde, Gar’da, Bulvar’da atar. Aynalıkavak’ta, Kömürpazarı’nda, Çeşme Meydanı’nda, Eski Garajlar’da, Kuyudibi’nde atar. Çarşılarda, pazarlarda, pasajlarda hepimizin geçmişi, hatıraları saklıdır. Bu sokaklardan kimler kimler geçti. Sait Faik, Kerim Korcan, Faik Baysal, Selahaddin Şimşek, Selim Gündüzalp, Hüsnü Gürsel. Saymakla bitmez.” demiş Mutlu Işıksu.

Gönül okşayan sözler bunlar. İlaç gibi geldi, küskünler, kırgınlar, kararsızlar konuşulurken. Umut her şeyden daha önemli. Umut ve sevmek. Başkan adayının şehri sevmesi. İnsanı mutlu ediyor Mutlu Başkanın sözleri.

“Orhan Cami’den Uzunçarşı’ya, Ağa Camii’nden Yenicami’sine, ıslama köftesinden kabak tatlısına, yoğurtlu dönerinden gazozuna, simidinden helvasına, bozasından ekmeğine, Çark Mesire’ye, Tren Garı’na, “Ada”nın gönlünde yer etmiş tüm değerlere sahip çıkacağız.” diyor.

Orhan Cami’yi şehrin merkezine koymuş Mutlu Işıksu. Doğrusu budur. Sakarya’nın merkezi Adapazarı’dır. Onun da merkezi Orhan Cami. Madem öyle, geçmiş dönemin büyük hatasını düzeltmesini isteyelim yeni başkandan.

Mutlu Başkan, Orhan Cami’nin avlusunu lütfen sokağa bırakılmış olmaktan kurtarın. Manevi olanı, uhrevi olanı, yüksek ökçelerden, alçak taburelerden kurtarın. Cami avlusundan ağzında sakızla geçmekten, uçuşan etekten, dalgalanan saçtan, dünya kelamından kurtarın. Kalabalıkları sevmez içten yakarışlar. Allah, “Gönlü kırık olanla beraberim” diyor. Çarşı pazar hengamesi, çay kaşığı şakırtısı bulandırır gönlü, göz alır, oyalar, güvercinler konacak dal, serçeler sığınacak saçak bulamaz. Dualarımıza, gürültüsüz bir köşecik olsun yer bırakamaz mıyız? Tabutumuza, umumi hela çıkışında elinin suyunu sallayarak bakmasın kimse. Orhan Caminin etrafını yeşilleyin, servileyin, gizleyin, güzelleyin.

Söylenecek daha çok şey var da... Maksadım muhalefet değil. Güzel bitireyim istiyorum yazıyı.

“Unutuluyor mu eski Adapazarı? Yoksa biz mi nostalji yapıyoruz?” diye sormuş Engin.  

“Unutulsa da yazarlarımız, sanatçılarımız unutturmaz.” demiş Mutlu Işıksu.  “Hepimiz, çocukluğumuzun Adapazarı’nda, dedelerimizden, babalarımızdan kalan güzellikler yaşadık. Siz belki eski Şemsiyeli Park’a yetişmemiş olabilirsiniz ama büyükleriniz hatırlıyor. Çark Mesire’yi hatırlıyor. Bulvar akşamlarını hatırlıyor. Eski Uzunçarşı’yı hatırlıyor. Siz de çocukken koltuğunuzun altında Elifba cüzüyle Kur’an kursuna gittiniz mahalle camisinde. Gitmediniz mi? Ben gittim. Gümrükönü’nde atılan topla iftar açtık hepimiz. Bayramlıklarımızı, Ayakkabıcılariçi’nden, pasajlardan satın aldılar bize. Tencerelerimizi Bakırcılariçi’nde kalaylatmadık mı? Bahçemizde mısır da vardı, domates de, enginar da, güller de vardı, karanfiller, yıldız çiçekleri de vardı. Komşuluk nedir en güzelini gördük, yaşadık bu şehirde. Düğünlerde Boşnak, Arnavut, Macır, Kürt kol kola halay çektik, kasap oynadık. Sakaryaspor’umuz üç büyükleri yendikçe hep beraber mutlu olmadık mı? Çark Mesire’de hangimizin bir hatırası yok? Cenazelerde nerede buluşuyoruz? Orhan Cami’de. Yaşarken ve ahirete uğurlanırken Orhan Cami’nin avlusundayız. Adapazarı nostaljisi değildir bu. Adapazarı gerçeğidir.”

Mutlu Işıksu’nun vaatleri bunlar. “Şehirler kültürleri kadardır!” demişti rahmetli Selahaddin Şimşek. Adapazarı’nı Sakarya’nın merkezi yapan insanları, değerleri anmaya vesile uluslararası ödüller verelim, sempozyumlar, paneller, anma günleri düzenleyelim. Vefalı olalım. Adapazarı’nın güzel gönüller, geniş gönüller merkezi olduğunu unutmamaktır vefalı olmak. Kimler adına mı yapılacak bu işler? Onu da söylemiş Mutlu Başkan.

“Sait Faik, Faik Baysal, Selahaddin Şimşek, Dr. Sadık Canlı, Cevat Ayhan gibi şehrimizle özdeşleşmiş isimleri anacak şekilde, ulusal ve uluslararası programlar düzenlemeyi hedefliyoruz.”

Oyumuz Mutlu Işıksu’ya. Yani kültüre. Vefaya. Gönüle.