İlimizin en köklü ve geniş ailelerinden biriydi, en büyüğü Mustafa, onu takiben Lütfü ve Metin ile Ergün’den oluşan sporcu Yamanlar…

Mustafa Yaman bu şehrin en çok yürüyen işadamı olarak bir asra yaklaşan ömrü kovalayan eski bir futbolcu; Lütfü Yaman diğerlerinin aksine spora idareci olarak hizmet eden bir diş teknisyeni; onun küçüğü Metin ise Karadenizspor’da futbol oynayan ve nihayet ailenin en küçüğü çelebi Ergün ise iyi bir futbol izleyicisi ve tutkunu olarak bilinirlerdi…

O aileden Yaman kardeşler olarak kimse kalmadı…

Biri hariç hepsi unutulup gitti…

Lütfü Yaman, Sakarya güreşine hizmet eden, hareket getiren, güreş ajanı olarak çok sayıda pehlivanın yetişmesinde emeği geçen, onlarla yatıp onlarla kalkan, unutulmaz bir spor adamı olarak aramızdan ayrılsa da adı bir spor salonuna verilerek yaşatılan, çok değerli bir Adapazarlı olarak kaldı ilin gündeminde…

O güçlü halkanın son temsilcisi Sapancalı Başar ailesinin dünya şampiyonu güreşçisi Metehan Başar oldu…

Sakarya aslında, bağrından çıkardığı ünlü şampiyonlar şehri olarak bilinir…

Bütün bunların yanında ilimizde yetişip iki kez Sidney ve Roma olimpiyat oyunlarında 73 kg’da tüm rakiplerine minderi dar ederek altın madalya, son olarak da Tokyo’da finali bir sayı farkla kaybedip gümüş madalyaya ulaşan ölümsüz pehlivan Mithat Bayrak’ın yeri ve önemi çok farklıdır…

Adının, yeni yapılan 5 bin kişilik Serdivan Spor Salonu’na verilmesini, yine kendisi gibi eski ünlü bir dünya şampiyonu olan ve bir dönem Güreş Federasyonu Başkanlığı yapan Mahmut Demir’in şehrimize geldiğinde, Sakarya Gazeteciler Birliği’ni ziyaret sırasında “Böyle efsanevi bir pehlivanı bağrından çıkaran bir il olarak Sakarya, Mithat Bayrak adını yaşatacak bir tesis yapamıyorsa ya da mevcut bir tesise adını veremiyorsa, otursun minderde ağlasın” şeklinde sözleri içime dert olmuştu, eski bir sporcu ve gazeteci olarak…

Mithat Bayrak adının yeni yapılan salona verilmesini gündeme getirmiştik, aylar önce…
Bu ilin vefasını gösterecek duyurumuz, nedense unutulup gitti…

Diğer iller sıradan sporcularını yaşatırken stat, salon ve benzeri tesislerde isim isim…

Böyle bir güreş devini ve markasını unutturmak gibi bir ayıbı taşımamız, bilmem daha ne kadar sürüp gidecek…

Sanırım Valimiz İrfan Balkanlıoğlu bu konuya ilgi duyar ve bilgilenirse, kısa sürede gereğini yapar; iki olimpiyat şampiyonu unutulmaz pehlivanın adının yakışacağı yer olarak Serdivan spor salonuna adını verdirerek, yaşatılmasını sağlar ve unutulmaz valiler arasında yerini alır…

Evet…

Vefa, sadece bir semt adı ya da boza markası değildir…

Değerlerimize sahip çıkarak bir hakkın teslimi için gerekeni yapacak olan herkese ve her kesime “Siyah güller” gitsin istedik şimdiden…