Mustafa Topkara, kendine has “metaforuna” rağmen, dikkatle izlediğim, her şeyden önce büyük saygı duyduğum bir babanın evladı olarak gönlümde farklı bir yere sahip ender kişilerden biridir. 
“Mustafa Topkara’ya yakışmadı” başlığı altındaki sitemime yaklaşımı, bu konudaki kanaatimi besleyen bir olgun davranış olsa gerek…
Topkara’nın değişime uğrayan sağcılarla ilgili görüşü, Çark Mesire dışında doğru ya da geçerli olabilir ancak bilmeli ki “Çark Divan” sakinleri işin başlangıcında nasıl düşünüyorsa, sonunda da aynı duyguları paylaşıyor.
Onları değişime uğratacak ya da iktidar eyyamcılığı yapacak bir neden yok…
“Kullandığım Çark Mesire sakinleri metaforu nedeniyle özür dilemem için Aydıntepe’nin şu soruları cevaplandırmasına ihtiyacım var” diyen Topkara’nın bir yanlış anlamanın getirdiği duygu ve düşüncelerden arınacağına inanıyorum.
Gerisini ona bırakıyorum…
Zira zannının Çark Divan adına isabetli bir yorum olmadığı üzerinde duruyorum.
AK Partili belediye başkanları, il ve ilçe başkanlarının olaya yaklaşımını, Topkara gibi ben de gazete sütunlarından takip ediyorum.
Gezi Parkı olaylarını haklı kılacak gençlik hareketleri, iktidarı bazı konularda kendine getirmesi yönüyle yararlı oldu işin başlangıcında...
Bu konuda aykırı düşünen olmadı dün; bugün de aynı doğrultuda düşünüyor Çark Divan sakinleri…
Olayı çığrından çıkarıp iktidarı alaşağı etme çılgınlığı ile ortalığı savaş alanına çeviren, “Fırsat bu fırsat!” deyip yakıp yıkan, kırıp parçalayan vandalizmi sadece Çark Divan sakinleri değil, Topkara da doğru bulmaz sanırım…
İstisnalar dışında değişmeyen ve hiçbir metaforma dayanmayan görüşü budur Çark Divan’ın…