Terör olayları ülkenin maddi manevi enerjisini alıp götürmeye başladığı yılların mazisi yarım asır öncesine varıp dayanır…

Bu acımasız bölücülük olayları öncesi güzelim Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerini kuşatan verimli dağ, bayır ve meralarda beslenip ülkenin et ihtiyacını karşılayan, bunun yanında özellikle komşu ülkelerin bu doğrultudaki ihtiyaçlarını da gideren bir zenginliğe sahipti hayvancılık yönüyle ülkemiz oysa…

Ne zaman ki o katiller sürüsü kendi kanını taşıyan halka zulmetmeye başladı, korkuttu, sindirdi, can ve mal emniyeti ile birlikte hayvancılığı da alıp götürdü…

Bir zamanlar kendi kendine yeten bir et endüstrisine sahip ülkemiz, son yıllarda ne yazık ki et ithal eder duruma geldi…

Gittikçe sıkıntı büyüdü ve devlet fiyatlarda istikrar, kasaplarda fren görevi yapacak bir politikayı ancak dış ülkelerden et ithalatlıyla karşılar hale geldi…

Ne yazık ki bu anlayış 2010 yılında başlayıp giderek daha da gelişen et açığını karşılamadığı gibi, bugün de benzer bir uygulamaya gidilmesi yanlış…

Bunun altını çizen Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın tepkisi, uyarısı dikkate alınmazsa eğer, hükümet cephesi yeni bir yanlışlığa daha imza atacak izlenimi doğuyor…

“Dünyanın hiçbir ülkesi büyümeyi böyle yanlış bir uygulamayla ithalata bağlamamışken, ülkemizde hatada ısrar edilmesi hayli düşündürücüdür” diyen yılların deneyimli çiftçi dostu ve toprak aşığı Şemsi Bayraktar’ın tavsiye ve uyarılarını dikkate almak, bu sahadaki sıkıntının bir an önce giderilmesi adına, üzerinde durulması gereken bir husus olsa gerek…

Aksi halde, ithal ete olan güvenin kaybedilmesi, halkın endişeli yaklaşımı, hükümete telafisi zor zararlar açabilir…

Bu konudaki uyarı, tepki ve görüşleriyle yetkililere farklı ve yararlı öneriler sunan TZOB’un başarılı ve tecrübeli genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a kolaylıklar diliyoruz…