İnsan için içinden çıkılması en zor mesele kendisiyle konuşmasıdır. Bu ise cesaret ister. Tağuta, iblise ve gâvura konuşmakta nefsin hazzı ve payı olabilir. Ama kendine konuşmakta alkışçıların olmayacağından cesaret edemezsin.

Günümüz insanın en az vakit ayırdığı iş kendinle konuşmaktır. Kendinle ne konuşacağını bilmeyen, ne konuşsun. Eskiden konu komşu denmez miydi? Şimdi konusu olmayanın komşusu da yok ve yapayalnız kaldık. “Nefislerinizde de, halâ görmeyecek misiniz” ayeti bizlere biraz da olsun içimize bakıp onunla konuşup, onu dinleyip, onu anlamamızı emrediyor. Evet, insan içinden konuşur hem lehine hem aleyhine. “Nefislerinde/kendi içlerinde diyorlar ki Allah bizi bu söylediklerimizden dolayı cezalandırsa ya!” diyorlar ayeti de bize olumsuz konuşmanın örneğini sunuyor.

Üstad Kısakürek’in buyurduğu gibi “Oruç bozulduğu zaman meydana çıkar” Demek ki oruç içtedir. Oruç kendindir. Abdest, gibi şekil şartları istemez. İç niyet yoksa aç dursan dahi oruç olmadığını bilirsin. Orucun tek şahidi vardır. O ise orucu emredendir. Nebevi öğreti şöyle buyurur: “Kim bana, iki çene ve apış arası mevzuunda söz verir kefil olursa, ben de ona cennet için kefil olurum.”. Aslında orucun ahlakını bu hadis evrenselleştirmiştir. Oruç helalden kaçınmakla, haramdan kaçınma yolunu kolaylaştırıyor ve öğretiyor.

İnsanın kendi olması ihlasın ilk kapısıdır. Başkalaşıp, başkası için olduk mu şirk ve riyanın kapısına yaklaşmış oluruz ki o kapılar yasaklanmıştır. Oruç ile konuşmak gerekir. Nice hatalar ve mahcubiyetler var ki orucun yasakladığı şeyleri işlemekten meydana gelmektedir. Belki görünen şeyler iki yasak(yemek ve şehvet) fakat asıl olan onun içinde kendimiz olup, yaratanımıza kendimizi sunmamızdır.

İnsan Ramazan dışında nice sular ve yemekler yer fakat gaflet arız olabilir. Ramazan ise suyu zemzem, yemeği hurma gibi lezzetlenmektedir. Aile ve akraba hayatını bize hatırlatan oruç, sofraların neşesi ve başmisafiri oldu. M. Akif’in sözüyle aile;

«Hayât-ı âile» isminde bir ma’îşet var;
Sa’âdet ancak odur... dense hangimiz anlar?
Hayât-ı âile dünyâda en safâlı hayat,
Fakat o âlemi bizler tanır mıyız? Heyhat!
Sabahleyin dolaşıp bir kazanca hizmetle;
Evinde akşam otursan kemâl-i izzetle;
Karın, çocukların, annen, baban, kimin varsa,
Dolaşsalar, seni kat kat bu hâleler sarsa;
Sarây-ı cenneti yurdunda görsen olmaz mı?
İçinde his taşıyan kalb için bu zevk az mı?

İslami emirler beş kardeş gibidir. En büyüğü ve ya gerdanlığın ortasında ki incisi Kelime-i Şehadet, diğerleri ise namaz, oruç, hac ve zekâttır. Oruç kardeşleriyle mutlu olur ve mutlu eder. Namazda oruç vardır. Oruçta ise namaz ahlakı vardır. Diğerlerini varın siz kıyas ediniz.