Ülkemiz tarihinin en kanlı, en acımasız ve dahi karşılanması zor darbe girişiminin gerçekleştirilmek istendiği o unutulmaz gecenin izlerini silmek istese de kolay olmayacağı her yıldönümünde bir kez daha ortaya çıkıyor…

Yüzlerce şehit ve yaralıların olduğu köprü gecesinde yaşanılan destansı direniş, sadece ülkemiz için değil, benzer sıkıntılarla başı zaman zaman ve dönem dönem belaya giren nice ülkeler için de örnek teşkil etmesi, cesaret vermesi yönüyle tarihi bir direniş ve kurtuluşun simgesi olmuştur…

O gece iki önemli düğün vardı ilimizde…

Birincisi Hendek’te eski belediye başkanı ve milletvekili Ali İnci’nin kızının, ikincisi ise Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru’nun oğlunun Serdivan Hanedan Düğün Salonu’nda eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan’ın da iştirak ettiği düğün idi…

Programı iki dostun evlatlarının bu mutlu gecelerine göre ayarlayıp yola çıkmıştık hiçbir şeyden habersiz bir grup dost ile…

Hendek’ten ayrılıp Serdivan’a geldiğimizde düğün coşkusu yerine bir sessizliğin hâkim olduğunu gördük önce…

Ve çok geçmeden eski bir alışkanlıktan yola koyulan bir grup Silahlı Kuvvetler mensubunun ülke yönetimine el koymak anlamına gelen “darbe teşebbüsünde” bulunduğu haberleri yayıldı kulaktan kulağa…

Ulaştırma Bakanı haberi alır almaz düğünden ayrılırken bizler Çark Mesire’ye geçerek Ulaştırma Bakan Müsteşarı ile olayı adım adım izlemeye koyulduk ekranlardan…

Gecenin ilerleyen saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile meydanlara inen halk ilimizde de Gar Meydanı’nı doldurmaya başlamıştı…

Daha sonra bir çağrı ile işgal edilmek üzere olan Karaman’da vilayet binasına yönlendirilmişti halkın bir bölümü…

Sokaklar giderek kalabalıklaşırken daha da büyük bir bölümü Çark Caddesi’ndeki tümenin çıkış kapısını kapatmak için ağır tonajlı iş makinalarını sıralamıştı…

Böylece darbeye katılmak isteyen askerlerin çıkış yolunu kapatmış bulunuyorlardı…

Vasıtalar sanki kürsü görevini yerine getiriyor, üstüne çıkan herkesin dilinden “bağımsız ve bağlantısız Türkiye, darbelere hayır” sözleri dökülüyordu tane tane…

Gecenin ilerleyen saatlerinde özellikle İstanbul’dan gelen üzücü olaylara rağmen devletine, polisine ve sağduyulu askerine güvenen halkın tüm tehlikelere göğüs geren çığlığı gecenin karanlığını adeta yırtıyordu…

Sabahın ilk ışıkları ile halkımız ordusuyla, polisiyle ve her şeyin ötesinde canı kanı pahasına direnen kahraman ve fedakar halkıyla sadece ülkemize değil dünyaya şu mesajı veriyordu: “Bu ülke içerden ve dışardan gelecek her tehlikeye karşı devletini koruyup kollamada kanı canı pahasına direnecek ve o bilinen darbeler döneminin bir daha yaşanmaması için ne gerekliyse onu yapacaktır.”

O günlerden bugüne gelindiğinde görüyoruz ki aynı ümidin, aynı kararlığının ve gerçekleşen o soylu direnişin heyecanı, coşkusu hala ve dipdiri bir şekilde duruyor yüreklerde…

Her yıl dönümü bir öncekinden daha anlamlı ve daha farklı sözlerle anılan o muhteşem direniş gecesinde hayatını kaybeden, yaralanarak gaziler arasına katılan kocaman yürekli vatandaşlarımızı bir kez daha yad ederken, onlara dün gece semaya açılan elleri ve de nemli gözleri ile dualar gönderiyordu halkımız Demokrasi Meydanı’ndan…

Bizim Bahçe’nin “peygamber çiçekleri” bu ruhu taşıyan herkese ve her kesime gitsin istedik bir kez daha…