Her yıl olduğu gibi bu yıl da Kent Meydanı’nda bir anlamlı anma gecesi yaşadık, 17 Ağustos’un yıldönümünde…

O unutulmaz asrın afetinin yaşandığı acılar gecesinde yaşanılanlar, bu can bu bedende olduğu sürece unutulmayacak…

Gecenin yarısında yıkılan binalar arasında can derdine düşmüş insanların yürek yakan feryatları, aradan 23 yıl geçmesine rağmen hala sıcaklığını ve tazeliğini korur içimizde...

İşte öyle büyük bir dram yaşandı bu şehrin sokaklarında…

Yitirilen canlar, kullanılmaz hale gelen mallar nedeniyle şehrimizi, “ayağa kalkmada vade biçenleri” yanıltacak bir hızla, yaraları sarıp yeniden yaşanılır hale getirmek, halkımıza has bir özellik olsa gerek…

Aradan geçen bunca zaman sonrasında ve hâlâ o gecenin izlerini taşıyan deprem geçirmiş binalar ve yapılan makyajlar inanın bizi büyük kuşkulara, endişelere götürüyor, sessiz ve sinsice yaklaşırken deprem…

İlimizin deprem kuşağında yer alması nedeniyle, her 20-30 yıl sonrası, o gecede yaşanılan büyük sıkıntılar gelir oturur yüreğimize…

İstiyoruz ki bu defa tedbirli olalım…

Yakalanmayalım ansızın ve yeniden bir 17 Ağustos dramı yaşanmasın…

Deprem kaçınılmaz, kollar fırsatını, çıkar karşımıza gelince zamanı…

Öyleyse muhtemel bir büyük sarsıntıdan en az zayiatla kurtulmak için, depremle yaşamayı öğrenmek ve şartlarını yerine getirerek yaşamak zorundayız…

Bu konuda söz sahibi kurumların başında gelen Sakarya İnşaat Mühendisleri Odası’nın tespit, dilek ve önerileri, yabana atılır cinsten değil…

İşin sorumluları olarak belediyeler tavizsiz bir politika ile konunun üzerine gitmeli ki, tekrar canlar yanmasın, binalar yıkılmasın…

Bu duygularla yola koyulduklarına inandığımız yetkili-yetkisiz hesap adamlarına “Dua çiçekleri”, o acılı geceyi ruhuna uygun bir anlayışla 23 yıl sonrasında yeniden gündeme taşıyan herkese ve her kesime “Peygamber çiçekleri” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den...