Futbol oynadığım dönemlere ait hatıralarıma sahne olan statlar bir bir yıkılıyor, ne yazık ki…
Yok olan sadece, o eski statlar değil…
Acı-tatlı, galip-mağlup her neticeye açık gençlik anılarımız da gidiyor, yıkılan statlarla beraber…
Dolmabahçe’den önce Ali Sami Yen’e daldı o acımasız dozerler…
İsim değiştirme rekoru kıran, ülkenin futboldaki mabedi İnönü Stadı’nda ise yıkım sürüyor…
Sıra geldi, 15 yaşında ayak bastığım şehir, yani Çark Mesire ile kardeş Atatürk Stadı’na…
İhalesi yapıldı…
Yıkımı yakın…
1958 yılında ilk kez Güneşspor formasıyla Lefter, Basri, Avni, Özcan, Şeref, Mikro Mustafa, Osman, Akgün ve Yüksel’li o dev Fenerbahçe karşısına çıktığımız ve ayaklarımın titrediği maçla tanıştığım stadımız, daha sonra Ada Gençlik, Ticaret Lisesi, Sakarya Karması, Donatımspor ve Sakaryaspor formalarıyla nice maçımıza ev sahipliği yapmıştı…
Yaklaşık 10 yıl çiğnediğim yarı toprak, yarı çim o stadın bende özel bir yeri vardır, hiç kuşkusuz…
Şimdi o stadımız da nostaljik anı defterinin bir köşesine oturacak…
Ayakta kalışın son günlerini yaşıyor.
Yaklaşık 10 bin kişilik stat, yerini bir meçhule terk edip tarihe karışırken, onun boşluğunu 25 bin kişilik daha hacimli, görkemli ve de modern stat alacak…
Haberi yerel ve ulusal medyada gündeme geliyor şu sıralarda...
Keşke stadımız yıkılmasaydı ve keşke orayı süsleyen Sakaryasporumuz yerlerde böyle sürünmeseydi…
25 binlik stadın sevincini alıp götüren, o unutulmaz maziyi bir kalemde silip atmak kolay olmayacağa benziyor benim açımdan…
Bir türkü vardır dillerden düşmeyen…
“Neyleyim sarayı, neyleyim köşkü… İçinde salınan yar olmayınca…” diye başlayıp devam eden…
İçimden şöyle değiştirmek geçiyor:
Neyleyim stadı, neyleyim 25 bin kişiyi…
İçinde salınan dev Sakaryaspor olmayınca…
Bizimki o hesap…
Şimdi stat yapılıyor, modern mi modern…
Ama içinde, bırakın Süper Ligi, Birinci Lig’de oynayacak takımımız bile yok…
Üçüncü Lig ve Sakarya nasıl durur, nasıl yakışır yan yana…
Gel de üzülme be birader!
Kurucu sporcusu ol, formasını giy, idareciliğini yap, spor yazarı olarak hayatının önemli bir parçası olsun…
Kolay mıdır içine sindirmek bu hazin tabloyu…
Neyse bu kadar kötümser olmayalım, belki uyanır sporseverler günün birinde, girer Sakaryaspor’un koluna…
Bakarsınız türkünün rengi de, makamı da değişir ve içinde salınan Sakaryaspor ile gurur duyarız stadımızın…
Gün doğmadan neler doğar bilinmez…
Yenisi yapılsa da, o benim stadımın mazisi hiç silinmez…