Adapazarlı Bestekârlar (Doğum Tarihlerine göre)



Sıra      Bestekârın adı soyadı    D.Tarihi           Tanınmış bestelerinden                                     :
1.         Agopos Alyanakyan     1875                "Unutamam Seni Ben"
2.         Yesari Asım Arsoy       1900                "Yar Saçların Lüle Lüle", "Adalardan Bir Yar Gelir
                                                                             Bizlere", "Sazlar Çalınır Çamlıca'nın Bahçelerinde",
                                                                             "Akasyalar Açarken", "Biz Heybeli’de Her Gece"…
3.         Udi Emre Hrant            1901                "Hastayım Yaşıyorum"
4.         Ziya Taşkent                1932                "Rüzgar Susmuş Ses Vermiyor Nedendir?", "Gücüme
                                                                            Gidiyor Böyle Yaşamak", "Ne Gelen Ne Soran Var"…
5.         Coşkun Erdem             1938                "Kader Böyleymiş", "Maziyi Unutma",                                                                             6.         İ. Erdinç Şumnu           1939                "Mevsim sonu artık, her ümit kayıp", "Gülden yana                   

                                                                               hiç buy-i vefâ yok kaderimde", "Bu cefâya bilemem

                                                                       hangi suçum attı beni", "Sendedir gönlümün çaresi sende"
7.         Esin Engin                   1945                "Sana Geldim", "Gurur Duyarım", "Gönül Oyunu".
8.         M. Hakan Alvan           1970                "Badeyi lebinden", "Şarab-ı aşkını nûş ettir Ya Rab"
9.         Abdullah Uysal            1970                "Sanma ki şebtab-ı mâh-ı temmuzuz", "Buldu cânım

                                                                              câna cânan", "Aşkın kuluyuz".
 


Agopos Alyanakyan
1875 yılında Adapazarı'nda doğdu. Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olarak Kömürpazarı semtinde büyüdü. Kemânî ve hânendedir. Uzun süre Adapazarı Ermeni Kilisesi'nde okuyuculuk yaptı. Birçok bestesinden günümüze ulaşabilen sınırlı sayıda eseri vardır. En meşhuru "Unutamam Seni Ben, Kalpte Sonsuz Acısın" şarkısıdır. Merhum Zeki Müren İstanbul'a ilk geldiğinde Agopos'tan musiki dersleri almıştır. Türk Fasıl Musikisinin yok olmaya mahkûm pek çok eseri, onun gayretleriyle kayıt altına alınmıştır. Fasıl musikisine dair defterleri öğrencisi Serhanende Nurettin Çelik Bey tarafından günümüze ulaştırılmıştır. 1964 yılında Balıklı Rum Hastanesinde vefat eden Alyanakyan'ın naaşı İstanbul'da defnedilmiştir. (1)

Yesari Asım Arsoy
Asıl Adı Mustafa Asım Arsoy olan bestekâr, 1900 yılında Osmanlı toprağı (bugün Yunanistan) Drama'da doğdu. Sol elini kullandığı için Yesari (solak) lakabını aldı. Yesari Asım, orta öğrenimini tamamladıktan sonra ailesi 1917 yılında ise Adapazarı'na yerleşti. İlk müzik derslerini Adapazarı'nda Recai Moro Bey’den aldı. Önce bağlama, sonra ud öğrendi. İstanbul ve İzmit'te değişik işlerde çalıştı. İzmit'te bulunduğu yıllarda Fehmi Tokay ve Zeki Arif Ataergin'den yardımlar gördü, müzik çevrelerine girerek çok sayıda müzisyenle tanışma ve çalışma fırsatı buldu. 1930'larda beste yapmaya başlayan Yesari Asım, sözlerini de genellikle kendisi yazmıştır. 1954 yılında kısa süre İstanbul Radyosu'nda çalışan bestecinin günümüze ulaşan eserleri yaklaşık 250 tanedir. Unutulan ya da gün ışığına çıkmayan çok eserinin olduğu tahmin edilmektedir. Eserlerinden örnekler, Hüzzam makamı: "Yar yolunu kolladım", " Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır", "Dün gece bir şuhun bezmine gittim", "Zamanla belki geçer", Uşşak makamı: " Bir çapkın elinde oyuncak oldum", " Bir ince fidansın", " Bu yaz geçen günlerimiz hatırımdan çıkmasın", "Menekşe gözler hülyalı", Hicaz makamı: "Yar saçların lüle lüle", "Adalardan bir yar gelir bizlere", Hicaz makamı: "Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde", "Akasyalar açarken", Suzinak makamı: "Ayrı düştüm sevgilimden", Nihavend makamı: "Sahilde o hoş buseleri", Rast makamı: "Perişah saçların", Sultaniyegah makamı : "Biz Heybeli'de her gece". Türk müziğinin en büyük ustalarından Yesari Asım Arsoy, 19.01. 1992 tarihinde vefat etti.(2)
 

Udi Emre Hrant Kenkulian
1901 yılında Adapazarı'nda doğdu. Ermeni kökenli Türk vatandaşı olan Emre Hrant'ın babası Karaağaçdibi’nden Marangoz Karabet Efendi'dir. Doğuştan görme özelliği bulunmayan Hrant, ailesiyle birlikte 1917 yılında Konya'ya, daha sonra da İstanbul'a yerleşti. Burada, adı tespit edilemeyen bir müzisyen tarafından kendisine bir ud alındı ve böylece musikiye başladı. Önce kendi kendine çalışan Hrant, Kemani Agopos Alyanakyan, Kemani Dikran Katsakyan ve Udi Kirkor Berberyan'dan dersler alarak udunu ilerletti. Henüz on yedi yaşındayken Hicaz ve Hüzzam makamında yaptığı taş plak kayıtlarıyla ünü yayılırken, saz ve söz çevrelerinin aranan bir sanatçısı oldu. Özellikle taksimleriyle Türk Müziğine zenginlikler kattı. 1934 yılında ilk bestesini yaptı ve bestekâr olarak da tanındı. 1950 yılında gözlerinin tedavisi için gittiği Amerika'da bir sonuç alamadı. ‘Hastayım Yaşıyorum' adlı şarkısı klasikler arasında yerini alırken, Udi Hrant'ın, birçok bestesi de Columbia Şirketi tarafından, kendi sesinden plağa alındı. ABD, Ortadoğu ve Ermenistan'da konserler verdi. "Hastayım Yaşıyorum" (Hicaz), "Gel Nazlı Güzel" (Hicaz) ve "Söyle Ruhum Sevdan Beni Kaç Yıl Yakacak" en tanınmış eserlerindendir. 29 Ağustos 1978'de vefat etmiş olup, İstanbul Şişli Ermeni Mezarlığına defnedildi.(3)

Ziya Taşkent
1932 yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adapazarı ve Pendik Ortaokulu'nda tamamlayan Taşkent, lise öğrenimini İstanbul Kabataş Lisesi'nde sürdürdü ve Ankara Gazi Lisesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Ankara Radyosu'nun sınavını kazanan Taşkent, 1953-99 arası Radyo Sanatçılığı görevini sürdürdü. Sahne çalışmalarına 1967 yılında başlayan Ziya Taşkent, 1973'ten itibaren Ankara Radyosu'nda koro yönetmenliğine de başladı. Çeşitli gazete ve kuruluşlardan birçok Yılın Sanatçısı ödülü bulunmaktadır. Yüzün üzerinde bestesi bulunan Ziya Taşkent'in bestelerinden bazıları "İzinde Dolaşır Bulamam", "Dinmiyor Hiç Bu Akşam" (Hüzzam), "Rüzgâr Susmuş Ses Vermiyor Nedendir" (Hüzzam), "Bir Sabah İstiyorum", "Gücüme Gidiyor Böyle Yaşamak" (Uşşak), "Ne Gelen Ne Soran Var, Acı Geçti Günlerim" (Hicaz). 17 Ağustos 1999 Depreminde eşi, kızı ve iki torunu ile Yalova'da yitirdiğimiz sanatçının naaşı, Ankara Kocatepe Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Ankara Cebeci Asri Mezarlığına defnedildi. Taşkent'in, güftesi yine kendisi gibi Adapazarlı olan söz yazarı Halit Çelikoğlu'na ait "Rüzgâr Susmuş Ses Vermiyor Nedendir" adlı bestesiyle, TRT Müzik Ödülleri ikinciliği de (1990) bulunmaktadır. (3)

Coşkun Erdem
1938 yılında Bursa Gemlik'te doğdu. Ailesinin Adapazarı'na yerleşmesi üzerine eğitimini Adapazarı'nda sürdürdü. Adapazarı Musiki Cemiyetinde İsmail Safa Olcay yönetiminde müzik eğitimi aldı. Daha sonra İstanbul'a yerleşen Erdem, müzik eğitimini Üsküdar Musiki Cemiyetinde sürdürdü. İki yıl Çakıl Gazinosundaki şarkıcılığının ardından, ses sanatçılığına son verip kanuni olmaya karar verdi. Sahnelerde ünlü sanatçılara kanun çalmasının yanında aralarında "Kader Böyleymiş", "Maziyi Unutma", "Gönül Ferman Dinlemez", "Garibin Derdinden Garipler Anlar"ın da bulunduğu 50'nin üzerinde besteleriyle ünlendi. Elli yılı aşkın süredir sahnelerde kanun çalan Coşkun Erdem, bir kanun virtüözü olarak tanınıyor.


İbrahim Erdinç Şumnu
1939 yılında Adapazarı'nda doğdu. Sabihahanım İlkokulu, Adapazarı Merkez Ortaokulu, Kabataş Erkek Lisesi (yatılı), İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Memurluk, Öğretim görevliliği, ticaretle geçimini sağladı. Adapazarı Belediyesi Konservatuarı kurucu müdürlüğünü üstlendi (1985). Adapazarı Tarihi Türk Müziği Topluluğunu kurdu (1997) ve yönetti. İ. Erdinç Şumnu'nun yirmiye yakın bestesi bulunmaktadır. Güfteleri de kendisine ait olmak üzere "Mevsim sonu artık, her ümit kayıp" (Bestenigâr), "Gülden yana hiç buy-i vefâ yok kaderimde" (Hüzzam), "Bu cefâya bilemem hangi suçum attı beni" (Nihavend), "Sendedir gönlümün çaresi sende" (Mâhûr), "Sana vermek istediğim her şeyimi yıllar aldı" (Evcara) gibi eserler sayılabilir. Ayrıca Necip Fazıl'ın "Senden senden hep senden, akisler aynalarda" şiirini Hüseynî makamında ilahi olarak bestelemiştir. Bestekârlığının yanı sıra güzel sesi ve temiz icrasıyla klasik eserlere ayrı bir ruh kazandıran Şumnu, başta tanbur olmak üzere pek çok enstrümanı çalmaktadır. Uzunca bir süredir İstanbul Şehremini’de yaşayan bestekârın, tarih felsefesi, deneme ve şiir dallarında kitapları da buunmaktadır. Kitapları: Fatih-I (1991), Fatih-II (1995), Sömürgeciliğin Tarihi (1991), Yavuz Sultan Selim-I (1991), Yavuz Sultan Selim-II (1992), Hatıralar (1997). Yazdığı dergiler: Zafer, Irmak.

Esin Engin
Kırım asıllı bir ailenin oğlu olarak 1945'te Sivas'ta doğdu. İlkokul çağlarında ailesi Adapazarı'na yerleşti. Adapazarı Merkez Ortaokulu'nu bitirdi, Adapazarı Lisesi'nde eğitim gördü. Müziğe beş yaşında başladı. Önce ud ve kanun ile Klasik Türk Müziği eğitimi, Amerika'da piyano ile Batı Müziği eğitiminin yanı sıra armoni ve kompozisyon dersleri de gördü. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu'nu ve İstanbul Belediye Konservatuarı şan bölümünü bitirdi. Adapazarı'nda Halit Sandallı'nın Ada Caz Orkestrası, Aydın Esen Orkestrası ve Özcan Erdal'ın Şehir Caz Orkestrası’nda çaldı. 1972'de çıkardığı iki 45'likle büyük çıkış yaptı: "Dök Zülfünü Meydane Gel" ve "Tango". 1973'te "Bana Ellerini Ver" 45'liğini ve ilk Long-Playı olan "Modern Oyun Havaları"nı çıkardı. Geleneksel müziğimizi aslına zarar vermeden armonize ederek yönettiği orkestrasıyla büyük ilgi gördü. 1974'te "Anadolu", 1978'de "Modern Fasıl" ve "Modern Oyun Havaları" albümlerini çıkardı. 1974'te "Dönmeyen Yıllar" 45'liğini, "Tangolar" ve "Dünden Bugüne" albümlerini, 1976'da "Sana Geldim",1977'de "Gurur uyarım", 1978'de "Gönül Oyunu" gibi hit olmuş 45'liklerle şarkıcılığını sürdürdü. 1972'den itibaren aranjör, orkestra şefi ve müzisyen olarak Türk Popunun ve Türk Sanat Müziğinin birçok sanatçısına beste ve düzenleme yaptı, Türk Popunun ve Türk Sanat Müziğinin birçok hit parçasına imza attı. 1980'de "Hisseli Harikalar Kumpanyası", 1984'te "Lüküs Hayat" gibi müzikallere müzik yönetmenliği yaptı, "Kanlı Nigar", "Fermanlı Deli Hazretleri", "Deli Eder İnsanı Bu Dünya" gibi birçok müzikal, "Aile Şerefi", "Gazeteciden Dost", "İstanbul'un Gözleri Mahmur" ve "Müfettiş" gibi birçok tiyatro oyunu besteledi. 3 filmde oynadı, 19 filmin müziğini yaptı. 04 Mayıs 1997'de İstanbul'da vefat etti.

M. Hakan Alvan
1970 yılında Sakarya'da doğdu. Müzik eğitimini Sakarya Belediye Konservatuarında tamamladı. Burada Bekir Sıtkı Sezgin, Neyzen Ümit Gürelman ve Haydar Sanal gibi hocalardan ders aldı. Mustafa Hakan Alvan, daha sonra İstanbul Üniversitesi Konservatuarı'nda, TRT İstanbul Radyosu'nda neyzen olarak görev yaptı. Sanatçı 1991'de TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu'na girdi. Bu toplulukta tasavvuf müziğinin önemli isimlerinden Ahmet Özhan'la çalışırken, tasavvuf müziği alanında besteler yapmaya başladı. Bu alanda klasik ve post-modern eserler meydana getirdi. Bunlar arasında, Manisalı Ahmet Şemseddin Marmaravî'nin "Câmiü'l-Esrâr" adlı mesnevisinden "Hikmet" ve Mevlevi şairlerin şiirlerinden oluşan "Nev niyâz" adlı kompozisyonları ilgi çekti. Pek çok ilahi bestelemiş bulunmaktadır. "Badeyi lebinden" (Beyatî), "Şarab-ı aşkını nûş ettir Ya Rab" (Uşşak) en tanınmış ilahilerinden olup, tasavvuf müziği alanında yüzü aşkın eseri bulunaktadır. Halen Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu'nda Ney sanatçısı olarak görev yapmakta ve bu toplulukla birlikte dünyanın birçok ülkesinde konser vermektedir. Sanatçı Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Kulübü yanında Tasavvuf Müziği Vakfı gibi sivil toplum kurumlarında verdiği ney dersleriyle gençlere bu kültürü aktarmaya çalışmaktadır.


Abdullah Uysal
1970 yılında İstanbul'da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu (1994). 1998 yılından Adapazarı Tüvasaş Fabrikası'nda kurum hekimi olarak çalıştıktan uzunca bir süre sonra aile hekimliğini tercih etti. Halen Bahçelievler Sağlık Ocağı Aile Hekimi olarak görev yapmaktadır. Müzikle ilgisi öğrencilik yıllarında başladı. Aksaray Valide Camii İmamı Habil Öndeş'ten dini musiki dersleri aldı. Daha sonra Kubbealtı Musiki Cemiyeti'ne üç yıl devam etti. Adapazarı döneminde İ. Erdinç Şumnu'dan yararlandı. Adapazarı Tarihi Türk Müziği Topluluğu çalışma ve konserlerine katıldı. Üçü TRT Repertuarında olmak üzere, 40'ın üzerinde ilahi bestesi bulunmaktadır. Bunların arasında "Sanma ki şebtab-ı mâh-ı temmuzuz" (Segâh), "Buldu cânım câna cânan" (Evc), "Aşkın kuluyuz" (Hicaz ve Segâh) TRT Repertuarına giren eserleridir. Halen Adapazarı Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nu çalıştırmakta olup aruz vezninde yazdığı şiirlerini Irmak dergisinde yayımlamıştır.

---------------
 

On yıldır Adapazarı'nda hekimlik yaparken, Sakarya musiki dünyasının içinde yer alan ve "Adapazarı'nda Yaşamış Bestekârlar" konseri de veren Dr. Abdullah Uysal'a Türk Müziği bağlamında "Adapazarlı Bestekârların Yerini ve Önemi" soruyoruz.

"Bir yerde müziğin gelişmesi, orada kökü olmasına bağlıdır. Adapazarı, Türk müzik açısından ciddi kökleri olan bir şehir esasında. Özellikle Ermeni bestekârlardan, daha sonra Rumeli'den göçen bilhassa şehirli Türklerin ve şehrin İstanbul'a yakınlığı ve demiryoluyla bağlantısı, diğer Anadolu kentlerinden ayırmış müzik kültürü açısından Adapazarı'nı. Ben de bunu araştırdım. Bu bestekârların eserlerinden bir konser hazırlamak istedim. İlk olarak 1875 tarihinde Kömürpazarı'nda doğup büyüyen, onların tabiriyle "Kilise Mugannisi" Agopos Alyanakyan dikkatimi çekti. "Unutamam Seni Ben" eserinin evvela Osmanlıca notasına ulaştım. Günümüz notasına uyarlayıp meşk ettim. Arkasından gelen ve Karaağaçdibinde bir marangozun oğlu olan Udi Hrant'ın, ki 1901 doğumludur, eserlerini inceledim. Yesari Asım Bey’in gençlik hatıralarına, ki Balkan Harbinde Adapazarı'na yerleşmiş, baktım. Erdinç Bey’in ve Nejat Bey’in naklettiği hatıraları dinledim. Bütün bilgileri birleştirdiğimizde şunu anlıyoruz: Adapazarı'nda bilhassa XX. Yüzyılın başlarında canlı bir müzik hayatı ve kültürü yaşanmıştır. Nitekim ilk müzik kültürünü burada alan pek çok müzisyenin ileriki yıllarda ulusal çapta ün elde etmeleri, müziğimize hizmet etmiş olmaları, bunun bir başka göstergesidir. Yesari Asım Bey, Türk müziğinde XX. Yüzyılın sayılı bestekârlarından birisi, eğitimine Adapazarı'nda başlamış. Kemanî Agopos, Udî Hrant, Kanunî Coşkun Erdem, Tanburi Erdinç Şumnu, Neyzen Hakan Avlan, bu şehirden yetişen hem bestekârlar, hem saz sanatçıları. 1943'ten beri faaliyet gösteren Sakarya Musiki Cemiyetine hizmet ve gönül vermiş İsmail Safa Olcay, Erol Sayan, Kemal Ersin, Nejat Tezcan gibi isimlerin sayesinde, şehirde müzik zevki oldukça gelişmiş. Üstüne konservatuar kurulmuş. 1985'te Adapazarı Belediye Başkanı Erkal Etçioğlu, Konservatuar kurma görevini Erdinç Hocamıza vermiş. Erdinç Bey de o zaman İstanbul'da lklasik anlamda ve yüksek seviyede Türk Müziğini kimler temsil ediyorsa, örneğin merhum Bekir Sıtkı Sezgin Bey, Tanbur Hocası Abdi Coşkun, Usul derslerine Doğan Dikmen gibi isimleri, söz konusu konservatuara davet etmesiyle, şehirde belli bir müzik zevki oluşmuş. Arıca bu konservatuarın yetiştirdiği öğrencilerden bir kısmı, gerek Emel Sezer, Fatoş Ökmen hanım gibi, şehrimizin müzik hayatına hizmetleri olmuş ve olmakta, gerek Hakan Alvan gibi yurt içinde ve dışında müziğimizin tanıtılması ve sevdirilmesi hususunda sanatçılar yetişmiş. Hakan Alvan'ın gerek neyzenlik, gerekse bestekârlık sahasında göstermiş olduğu başarı, adeta Adapazarı'nda yüzyıllık müzik serüvenin meyvesi gibi yorumlanabilir. Sakarya Üniversitesinde 2000'li yılların başında açılan Devlet konservatuarından da, gerek şehrimizde gerekse ulusal bazda hizmetler bekliyoruz. Sakarya Büyükşehir Belediyesinin, iki yıldır açtığı, sekiz ayrı dalda açmış olduğu müzik eğitiminin de beş on sene daha sürmesi halinde çok olumlu sonuçlar vereceğini ümit ediyorum. " (5)

Yeni Sakarya Gazetesi, 02 Eylül 2009 Çarşamba




---

1) www. turkishmusicportalturkce.org,
2) http://tr.wikipedia.org/wiki/Yesari_As%C4%B1m_Arsoy" adresinden alındı,
3) http://www.devletkorosu.com/site/index.php?option=com_content&task=view&id=42&Itemid=34,
4) http://tr.wikipedia.org/wiki/Ziya_Ta%C5%9Fkent,
5) Dr. Abdullah Uysal'la 27.8.2009 tarihinde yaptığım söyleşide anlattıklarından.