İlimizin lezzet durakları arasında yer alır kendine has döner, irmik ve kuru fasulyesi ile dönerci Ömer Uğur…
Şehrimiz lokantacılık tarihinde esnaf lokantaları olarak tanınan belli başlı lezzet durakları vardır…
Onlardan biri de Dönerci Ömer Usta’nın lokantasıdır…
Sakarya dışarda yemek yiyen insanlar yönüyle ülkede ilk on arasına girer...
O nedenle gazino havası taşıyan restoranlar dışında kalan tanınmış esnaf lokantaları vardır şehrimizde…
Sakarya 79 ve Çakar Kardeşler gibi son çeyrek asırda markalaşmış lezzet duraklarına tanınmış ıslama köftecileri de katarsak, Adapazarı bu yönüyle zengin bir il olarak bilinir…
Yaşı 90’a dayanmış Ömer Uğur, buna rağmen hala işinin başındadır…
Mesleği severek yaptığını söyler Ömer Usta…
Bir öğle vakti “Aydıntepe, sana bir şey anlatmak istiyorum” dedi, lokantasının en üst katına davet ederek…
Ve başladı anlatmaya…
Konu bugün tercih edilir lokantalar arasında yer alan işyerinin öyküsünü içeriyordu…
“Şemsiyeli Park’ın Kapalıçarşı’ya bakan cephesi eskiden Direkli çarşı idi…
Köfteci, çorbacı, yoğurtçu, içkili-içkisiz lokantaları olan bu çarşıdaki esnaflar arasında bugün ikinci-üçüncü kuşaklarca işletilen Sakarya 79 Lokantası da vardı…
Ben burada işe başladığımda 13-14 yaşlarındaydım…
Kısa sürede garsonluğa, daha sonra da dönerci çıraklığına terfi ettim…
Ve nihayet ayrılık vakti gelmişti…
Daha önceleri aldığım haftalıkların bir bölümünü, şehrin itibarlı, güvenilir tüccarları olarak bilinen, lokantanın alışveriş yaptığı Tozlu Camii karşısındaki Uyar Ticaret’in sahibi Mehmet Hamdi Uyar’a teslim ediyordum…
Onlar ve benzeri saygın işyeri sahipleri bizim gibi çalışanlar için güvenilir birer ayaklı banka vazifesi görüyordu…
Karar vermiştim, lokantadan ayrılıp bir dönerci dükkanı açmaya…
Şemsiyeli Park’ın karşısında balıkçılara açılan çarşıya bitişik yerde, Bulvar’a bakan köşe başındaki dükkanı kiralayıp biriken paramı almak için Uyar Ticaret’e gittim…
Baktım işyerinin önü hayli kalabalıktı…
İçeri girip Mehmet Hamdi Uyar amcaya keyfiyeti anlattım…
Şöyle arkasına yaslanıp baktı, ‘Peki sendeki para dönerci açmaya yetecek mi?’ diye sordu…
Yetmeyebilir, ancak çalışır öderim dedim…
Benim yaptığım hesapla ondaki hesap eşit olunca, o eli öpülesi büyük insan şöyle kaldırdı başını, ‘Bak dışarı, neyi görüyorsun, bir sürü kalabalık… 
Onların hepsi neyi bekliyor biliyor musun? Biraz sonra yanaşacak olan Sana yağı kamyonunu…
Bu para senin dükkan açmana yetmeyebilir...
Sana, biraz sonra gelecek kamyondaki Sana yağından vereyim paran kadar…
Toptan fiyatına alacağın Sana yağını perakende fiyattan elini öpene sat ve işyerini borçsuz harçsız aç’ dedi…”

Ömer Uğur bunları bir solukta anlatıverdi…
Ömer Usta bunları anlatırken geldi aklıma, bir ayaklı banka daha bu şehirde yaşayan…
Uzunçarşı’da Sarraf Mehmet Altınışık’ın işyeri karşısındaki arada manifaturacılık yapan, aramızdan dört yıl önce ayrılan Dr. Sadık Canlı’nın babası Ömer Canlı da bu sınıfa giren değerli iş adamlarından biriydi… 
O da rahmetli babamın ayaklı bankasıydı… Her sıkıştığında gidip yeterince para aldığını bilirim ondan…
Bir rahmet de o istedi, bu arada…
Böyle insanlara bugün rastlanır mı bilemem…
Yapılan iyiliği, yaklaşık 75 sene sonra dahi unutmayıp hatırlayan ve beni hayli duygulandıran sözleriyle maziyi günümüze taşıyan Dönerci Ömer Usta’ya, dalyaya yaklaşan koca ömrü içerisinde daha nice sağlıklı bir yaşam dileğiyle “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…