Canı değil, öfkesi burnunda bir toplum haline geldik. 
Neye, niçin, neden ve nasıl tepki göstereceğimiz konusunda sağlıklı bir karar veremez olduk ne yazık ki...
Anlık olaylara anlık tepkiler gösterince ve düşünmeksizin işin önünü arkasını, başımız da beladan kurtulmuyor…
İşte böyle üzücü bir olay düştü, gazetelerin gündemine önceki gün…
Yenicami kavşağında bir sağlıkçıya “Yol verirsin, vermezsin” tartışması sonrası önce araç içerisinde darp ettiler, sonra da kurşun sıktılar…
İncir çekirdeğini doldurmayan basit olay, iki tarafı da altından kalkamayacağı, vebali büyük bir sorumluluk altına yuvarladı.
Vurulan ölüme direniyor…
Vuranı ise vicdanı yakalamış çoktan, sanırım hesaplaşma çetin olacak...
Bu ne dizginlenemeyen öfke böyle!
Anlaşılır gibi değil…
Üzücü olay ne ilktir ne de son olacaktır, böyle giderse…
“Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır” diye biliriz.
Bir özürle geçiştirilecek basit bir olayı, adam yaralamaya, hatta öldürmeye kadar götüren insan, belki de hayatı boyunca peşinden gelecek “Katil” damgası ile yaşarken, ne hisseder acaba…
Yaptığı işin dünyevi faturası bir yana, asıl ödenecek bedelin geride olduğunu düşünmenin dayanılmaz acısını insan nasıl atar yüreğinden…
Bir anlık öfke nelere mal oluyor...
Şimdi pişmanlık fayda eder mi?
Ne olurdu, biraz sabırlı olsalar da birbirlerine karşı uygarca, kardeşçe yaklaşıp basit sorunu çözüverselerdi, oracıkta…
Şimdi kim bilir, olaya üzülen ne kadar çok insan bıraktılar geride…
Ama ne çare ki olan oldu…
Son pişmanlık fayda getirmediğine göre, bu acı olaydan ders çıkarmak düşer tüm insanlara…