Sakarya coğrafi açıdan sadece konumu itibariyle değil, her seçim döneminde yaptığı tercih ile sağduyunun adeta kalesi olmuştur…

Çok partili siyasi hayata geçiş yıllarını takiben sağ partilere olan güvenini verdiği oylarla sıcak tutan ve bu yönüyle Konya ile Erzurum’un ardından “sabıkalı” addedilen iller arasında yer alıyor ilimiz…

Ne zaman bir devletlû gelse bu şehre hep şu sözleri duyarız: “Sakarya bizim kalemizdir. Sakarya’yı seviyoruz…”

Bu da yetmez üstad Necip Fazıl’ın unutulmaz şiiri Sakarya Türküsü’nden bir bölüm okunur, “Ayağa kalk Sakarya” diyerek…

Bu ilin sorunları varmış, eksikler diz boyuymuş savrulur kenara; atılır, tutulur, gidilir…

Örnek mi istiyorsunuz: 1993-1994 döneminde belediye meclisinde görev yaptım…

O dönemde dile getirilmişti garı yeraltından Mithatpaşa’ya bağlayacak tren yolu projesi…

Hala dilimizde sakız misali çiğneyip dururuz da bir milim yol alınmaz ne hikmetse…

Bin yataklı hastane girdi yatırım adına son yıllarda listeye…

Bunun yanında ulaşım açısından hayati önemi haiz, aynı zamanda trafik akışını hızlandırıp sıkışıklığı çözecek sıra dışı bir proje olan raylı sistemigerçekleştiren belediye başkanları, kurum ve kuruluşlar hayat devam ettikçe minnetle yâd edilecektir hiç kuşkusuz…

Bunlar, belediyelerin boyunu aşan yatırımlardır…

Her seçim döneminde meydanları dolduran kalabalıklara gelip nutuklar atan, oy isteyen siyasetçiler, ilin bu önemli eksikliklerinin giderilmesinde ne gibi katkıları oldu, hangisinin hayata geçirilmesini sağladılar!

Hiçbirinin!

Peki, ne yaptılar!

Vefalı ve cefakâr halkımızın ağzına “bir parmak bal” çalıp gittiler…

Gidiş o gidiş!

Ne zaman yeni bir seçim var kapıda, arz-ı endam ederler yeniden, kendilerini her dönemde heyecanla karşılayan, alkışlayan halkın huzuruna çıkıp Demokrasi Meydanı’nda bildik nutuklar atarlar…

Bu durum sadece iktidardaki partinin değil iktidara talip partiler için de geçerli kronik bir hastalıktır, ne yazık ki!

Bilinir ki halkımız yaptığı siyasi fedakârlığın karşılığını alamasa da vefalı bir tavır sergiliyor…

Sandık başına vardığında her defasında oyunu “taş basıp bağrına” yine de benimsediği partiden yana kullanıyor…

7 Haziran’da halk farklı bir yol izledi, uyarı görevini yaparak…

Ardından halkımız yeniden bağrını açtı, ülkenin diğer şehirlerinde olduğu gibi Sakarya’da da çok şey beklediği partisine…

Şimdi artık “bir parmak balla” bu vefalı halkı uyutmayı bırakınız ve size yakışanı yapınız…

Ülkemiz tarihi bir sürecin başlangıcında, referandum kapıda…

Kimi sıkıntıdan bahsediyor, bazılarıaksini iddia ediyor…

Bütün bunlar mevzu bahis il Sakarya olunca geçerliliğini kaybediyor…

Çünkü bu şehir, ili ilçesi, köyü bucağıyla tercihini şimdi değil yıllar önceden yapmış ve hala aynı doğrultuda bakıyor geleceğe…

İşte onun için istiyoruz ağzımıza bir parmak bal çalınmasın yeter artık diyerek…

Test edilmesin yıllar süren vefası, bozulmasın demokrasi adına sahip olduğu büyü…

Bundan gayrı ilimize gelecek her kademeden siyasetçiye, bakana, başbakana düşen görev işte bu doğrultuda olacaktır hiç kuşkusuz…