Moral değerlerimiz, inanışımız ve kültürümüzde “ağaç” oldukça önemli bir yerdedir…

Bunu açıkça ortaya koyan hüküm, bırakın yangın çıkarmayı, “Ağaç kesenin boynunu keserim” buyruğuyla tescillenmiştir tarihte…

Buna rağmen toplumda ormanların korunması yönündeki bilinçsizlik şaşırtır çoğumuzu…

Onca yasak, uyarı, tedbir bu yaz mevsimi de kâr etmedi; yandı caaanım ormanlarımız, düştü koru yüreklerimize, 10 can kaybıyla birlikte…

Devletimiz var gücü ve tüm imkanlarıyla yangınların üzerine gitse de rüzgar, çıra misali yanan çam ormanlarının kurtarılmasını engelliyor, ne yazık ki…

Yangınları söndürmek için yola koyulmuş devlet güçlerine, İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali, elinde bir kova su ile yardıma koşan yöre halkının yaşadığı acıları yüreğimizin en derininde hissediyoruz…

Validen gönüllüye, jandarma komutanından muhtarına, milletvekilinden ormancısına günlerdir herkes uykusuz ve yorgun cansiperane mücadele içerisinde…

Yangın riski yüksek bir bölgede ve yazın ortasında, nasıl bir aymazlık ve gaflettir ki uyarıyı kulağı duymaz, gözü görmez, birkaç saat keyif yapma uğruna yakar ateşi…

Yaktığı yalnızca ateş değildir bilmez değil, bilmezden gelir…

O ateş yakar ormanı, içinde barınan kurdu kuşu, börtü böceği ve türlü çeşit canlıyı, küle çevirir…

Yeşil vatan gider elden, içindeki canlılarla, bir mangal uğruna…

Yangını söndürmeye çalışırken can verir memleketimin ormancısı, AKUT görevlisi…

Orman şehitlerinin acısı kavurur, dağlar yüreğimizi…

Gelin bugünden tezi yok, kulak verelim her uyarıya, uyalım her kurala ve de yasağa…

Ateş yakma, yangına sebep olma!

Yeşil vatan uğruna can veren orman şehitlerimize yüce Mevla’dan rahmet, aileleri başta olmak üzere milletimize baş sağlığı dilerken; yangınlarla mücadele eden en yetkilisinden mahallenin gencine kadar herkese Bizim Bahçe’den “Peygamber çiçekleri” gönderelim istedik, bu son olsun diyerek…