Yazar / İlişki ve Evlilik Danışmanı

Gamze KARADAĞ

Bir ilişkiyi bitiren çoğu zaman büyük fırtınalar değildir.

Bazen küçük bir suskunluk, bazen de masum görünen bir yalandır.

Yalan ilk söylendiğinde hafif bir çatlak gibi görünür; fark edilmez, önemsenmez. Ama tekrarlandığında güvenin üzerine ince ince işleyen bir pas gibi ilişkiyi yavaş yavaş zayıflatır.

İnsan neden yalan söyler?

Bunun birçok cevabı var. Kimi zaman kaybetme korkusundan, kimi zaman yanlış anlaşılma endişesinden. Bazen sevgiyi korumak için, bazen de kendini olduğundan farklı göstermek için... Ama her seferinde yalanın kaynağında bir tür korku vardır.

Aslında yalan, karşımızdakine değil, en çok da kendimize söylediğimiz bir şeydir.

Hangi yönümüzden utanıyorsak, hangi eksikliğimizi saklamak istiyorsak, yalan işte orada ortaya çıkar.

Peki, yalanın hiç mi hafif bir yanı yok?

Elbette var. ‘Beyaz yalan’ dediğimiz küçük kaçamaklar, sevdiğimizin kalbini kırmamak için söylediğimiz sözler ya da günü kurtarmak için atılan küçük hileler...

Fakat bunların da bedeli vardır. Tıpkı kredi kartı borcu gibi: İlk anda rahatlatır ama faizi ağırdır.

Çünkü günün sonunda, karşımızdaki insan gerçeği değil, bir illüzyonu sevmiş olur. O illüzyon çöktüğünde ise geriye sadece kırık bir güven kalır.

Yalan, bir ilişkide aynaya dönüşür. Kendi korkularımızı, zayıflıklarımızı, güvensizliklerimizi yansıtır.

Bazen saklamak istediğimiz sırları değil, yüzleşmekten kaçtığımız taraflarımızı açığa çıkarır.

İlişki, gerçeği taşıyacak kadar güçlü değilse, yalanla zaten ayakta kalamaz.

İşte bu yüzden, ilişkide yalan küçük bir detay değil, temel bir meseledir.

Güveni bir kez sarsmak kolaydır ama onu yeniden inşa etmek uzun ve zahmetli bir yolculuktur.

İster beyaz olsun, ister kara; yalanın en büyük zararı, güvenin üzerine gölge düşürmesidir.

Yalan kısa vadede bizi kurtarır ama uzun vadede sevgiyi yavaşça tüketir. Gerçeğin yükü bazen ağırdır, ama ilişkinin taşıyabileceği tek yük odur.

Sevgilerimle…

Mail: [email protected]

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ