Daha önceleri sorumlu devlet ve belediye anlayışına yapıcı bir örnek vermesi adına dile getirdiğim bir konu vardı hatırlayacaksınız…

Demokrat Parti eski il başkanı Zafer Adalet’in anlattığı bir konu geldi yeniden aklıma, şu bir türlü bitirilemeyen Uzunçarşı’ya bakınca bir kez daha…

Çalıştığı bir firmayla gittiği Libya’da bir yol inşaatı ihalesi alırlar…

İş bitince, sıra genel kabule gelir…

Kabulü yetkili Alman firması yapacaktır…

Adam şoförün yanına oturur, torpidoyu açar ve üzerine bir bardak su koyar…

Şoföre “Devam et” der…

Yol boyunca bardaktaki su nereye titrediyse, işaret koyar…

Sonra dönüp gelirler başlangıç noktasına…

Rapor yazar Alman teknik adam…

“Suyun titrediği yerleri düzeltin, sonra gelin karşımıza. Bu dalgalar giderilmedikçe, onay yok” der…

Bizde ise böyle bir anlayış ve kabul örneği yok…

Öyle bir anlayış olsa her yağmur yağdığında döner mi caddeler, sokaklar göl haline…

Ne zaman firma bütün eksikleri giderir, o zaman hakkını alır…

Uzunçarşı’nın renk cümbüşüne dönüşmesinden kaynaklanan sitemlere bu defa daha işin başlangıcında düzgün yapılmadığı için yerinden oynayan, adeta dans eden, yer yer çatlamış karolar da eklenince, siz düşünün halkın memnuniyetini(!)

Başlangıçta “Çok güzel olacak, sabredin” diye esnafa moral verirken; bu defa “Görün bu rezaleti” diyen esnaftan kolumuzu, yakamızı kurtaramaz olduk…

Bu doğrultuda yetkili-etkili, yazılı-sözlü medya dahil, payını almayan yok gibi…

Görülüyor ki Uzunçarşı’da işler uzadıkça tepkiler de uzuyor lastik misali…

Şehrin yüreği böyle kanarsa, kesilecek faturanın da ağır olacağı görüşü, giderek kuvvet kazanıyor…

O nedenle yetkililere bu tarihi çarşıya hizmet açısından gereken önemin verilmesi ve bir an önce işlerin bitirilmesinin artık kaçınılmaz olduğunu hatırlatmak isteriz bir kez daha…

Metropol illerde böylesi meydanlara ve çarşılara nakış nakış işlenen küçük parke taşlar kullanıldığı biliniyor…

Daha evvelki örnekleriyle Uzunçarşı’nın zemini benzer yapılaşma nedeniyle şimdiden S.O.S. vermeye başladı…

Oysa “Küçük parke taşlar sağlam ve herhangi bir kazılma anında kolaylık sağlar, dekoratif ve evladiyelik bir malzemedir” diyor işin içindeki teknik adamlar…

Her iki yılda bir yerinden oynayan, kırılan, dökülen taşları yenilemek yerine böyle bir sistem üzerinde durulsa, çarşının havası da, rengi de, ruhu da değişir görüşü hakim…

Gelin şu Uzunçarşı’yı esnafın talebine, beklentisine cevap verecek şekilde bitirin de sorun kalksın ortadan…

Yetkililer rahatlasın, esnaf huzur bulsun ve yeniden bereket yağsın tarihi çarşıya…

Yazının başına dönersek nokta koyarken konuya; ne zaman ki Alman mühendis gibi hareket edilir işin sonunda, sorun kalkar ortadan, problem kalmaz…