Ünlü bir düşünce adamı şöyle seslenmiş Mevla’ya;

“Tanrım, isteyen herkese arzuladığı kadar para ver ki gerçek ihtiyaçlarının öyle olmadığını anlasınlar.”

İnsanların ne parayı ne pulu düşündüğü anlar var, akla gelen…

Böyle olduğunu canlı canlı yaşamak da varmış kaderde…

Yatınca insan yoğun bakıma, anlıyor neye ihtiyacı olduğunu…

Her gün 5-10 kilometre yürüyen bir kişi olarak, yürek sorunu yaşayacağım gelmezdi hiç aklıma…

Son 15-20 gün içerisinde tarifinde zorlanacağım ufak ama bir türlü aklımdan çıkmayan, nokta atışı yapan bir sıkıntı belirdi, özellikle yattığım sıralarda…

Kendime hiç konduramadığımdan olacak, pek fazla sıkıntı etmedim yakın zamana kadar…

Geçen hafta Ankara’da gerçekleşen üç önemli etkinlik olunca gitmek kaçınılmaz oldu; Türk-İş kongresi, bacanağımın ameliyatı ve Müftü İhsan Açık’ın Sakarya Düşünce ve dayanışma Platformu daveti…

Programlara katılmak için perşembe günü Başkent’te idim…

Önce kongre sonra hasta ziyareti için eski Lokman Hekim yeni adıyla Akay Hastanesine vardığımda, “gelmişken şu sıkıntıyı bi anlatayım” diye düşündüm…

Hastaneye daha önce, yine böyle bir hasta ziyareti için geldiğimi hatırladım…

O zaman adı farklı idi…

Tes-İş Sendikası Başkanı sevgili dostum Sedat Çokol’u arayıp durumu anlattım…

Sonra hızlı bir trafik yaşandı…

Hemen taburcu olmak üzere hazırlanan bacanağım Rahmi Acar ve eşine, durumun basit bir kontrolden ibaret olduğunu ifadeyle, “Eşim dahil hiç kimsenin haberi olmasın” uyarısında bulundum…

Tek kişi de bilse, haber durgun suya atılan taşın oluşturduğu dalgalar gibi genişleyince, başta Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Türk-İş eski Başkanı Salih Kılıç derken, ziyaretçi akını başlayıverdi bir anda…

Operasyon yapılırken elinde aleti, bizim kalple adeta dansa başlayan, bu işin ülkemizdeki en büyük ustalarından olan Prof. Dr. Ramazan Atak; “Söyle bakalım gazeteci, bu Tank Palet olayı nedir?” demez mi!

“Konuşmak serbest mi!” deyip işin içine dalınca anladım ki bizim hoca yapılan işi pek sevmemiş…

Derken kireç tutmuş damarlardan biri açıldı, konuşma da operasyon da sona erdi…

Bir gece yoğun bakımda kalıp benimle birlikte perdelerle ayrılmış odalarda bulunan hastalar, gizli gizli bir Hüzzam şarkı dinlerken, yoğun bakımın meleklerinin itirazına rağmen “Sesini biraz aç da biz de dinleyelim” deyince, sıkıntıların bir an olsun geride kaldığı gecenin ilerleyen şarkılı saatlerini unutmak mümkün mü!

Hastanede kaldığım 24 saatlik zaman zarfından operasyonu gerçekleştiren

-Prof. Dr. Ramazan ATAK ve ekibine

-Türk İş Genel Başkanı Ergün ATALAY’a

-Türk İş Eski Başkanı Salih KILIÇ'a

-Tes İş Başkanı Sedat ÇOKOL’a

Ve yoğun bakım servisi melekleri Ayşe KAYA ile Sibel BOZDAĞ’a,

Dönüp geldiğimde, geçmiş olsun dileklerini ileten, isimlerini buraya sığdıramayacağım, her biri birbirinden değerli dost ve okuyucularımıza en kalbî duygularla TEŞEKKÜR ederken, Bizim Bahçe’nin solmaz çiçekleri “Orkideler” gitsin istedim…