Sakaryaspor’u biri dışında, diğeri de içerde ilk kez üst üste izleme fırsatı buldum…

Hemen her maçta, takıma katkısı fazla olan oyuncularından biri ya da birkaçından mahrum kadroyla mücadele etmek, Engin hocanın kaderi olsa gerek…

Bir türlü, istediği 11’i sahaya çıkaramamanın faturası, dün Pendikspor maçının son saniyelerinde gelen gol olmasa, hayli zor ödenirdi…

Belki de şampiyonluğu bir kenara atın, play-off şansını dahi zora sokabilirdi…

Neyse ki o uzatma dakikasının sonunda gelen golle yüzümüz güldü diyebiliriz…

Sakaryaspor’da Engin hocanın istediği oyun düzeni aksine, alışkanlık haline gelen bir yanlışlık var…

Bu maçta az olsa da zaman zaman sırıtan ve tribünlerin de tepkisini çeken “yan ve geri pas alışkanlığı” takımın hızını kesmesi yanında, zaman ve pozisyon kaybına da yol açıyor…

Yeşil siyahlılar, Pendikspor önünde iki farklı galibiyeti koruyamayıp berabere duruma düşünce, oyun disiplininden de koptu bir ara…

Kolay maçı bir anda zor hale getirmekten, mucizevi bir golle kurtulup alınan üç puan, Sakaryaspor’a çok şey kazandırmış olsa da tehlike çanlarının erkenden çalmasına yol açtı…

Üçüncü golü, taraftarların önceki maçlarda tepkisini çeken Mahir’in atması, hem takımı hem de bu futbolcuyu rahatlatmış olmalı…

Takımın en yararlı futbolcusu, biri penaltıdan olmak üzere iki gol atan Beykan Şimşek oldu hiç kuşkusuz…

Yeşil siyahlılar orta sahada üstünlük sağlayamayınca, kazanmakta sıkıntıya düşüyor…

Dileğimiz, eksiği fazlasıyla hayati bir maçtan kazasız belasız ayrılıp üç puan kazanan Sakaryaspor’un, “ligin en pahalı takımı” olma özelliğini sahaya yansıtıp beklenen hedefe ulaşmasından yanadır…

Aksini bırakın düşünmeyi, hayal dahi etmek zor olur…

Zira başarısızlığın kimseye anlatılamayacağı günler bekler bizi…