Seçimler sonrası partiler, oluşabilecek koalisyon adına ilk fikri ve sınavı Meclis Başkanı seçiminde verdi.

Muhtemel koalisyon hükümetinin temellerinin atılmasını, parti meclis başkanı adaylarına çıkacak sonuçlara bağlayan düşünce sahipleri, AK Parti’nin zayıf görülen bir adayla seçime katılmasından yola çıkıp Deniz Baykal’ın meclis başkanı olacağı tahmininde bulunmuşlardı.

Ama evdeki hesabın çarşıya uymadığı görüldü…

AK Parti kendi adayına sahip çıktı ve Meclis’in 2 numaralı koltuğunu muhalefete, yani CHP adayı Baykal’a kaptırmadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Deniz Baykal ile yaptığı görüşmeden kaynaklanan ve çeşitli spekülasyonlara yol açan buluşma sonrası ortaya atılan senaryoların gerçekleşmeyişi, ülke siyasetinde yeni bir dönemin başlayacağını göstermesi açısından önemli…

Her şeye rağmen kurulması kaçınılmaz bir koalisyon hükümetinde AK Parti’nin partnerinin MHP olacağı üzerine yapılan yorumlar şimdi daha da kuvvet kazanmış görülüyor…

Meclis Başkanlığı seçimine boş oy vermekle AK Parti adayı İsmet Yılmaz’ın önünü açan MHP, üstü örtülü bir destekle bu yolun yolcusu olduğunu gösterir bir yaklaşım sergiledi…

Oysa AK Parti adayının ismi açıklanınca Baykal’ın kazanacağına yönelik bir ön görüş dillendirilmeye başlanmıştı...

Ancak tablo düşünüldüğü gibi olmadı…

AK Parti adayına sonuna kadar sahip çıkmakla TBMM’de yeni bir dönemi başlatmış oldu…

Çiçeği burnunda Meclis Başkanı, seçileceğine inanmış olmalı ki önceden hazırladığı belli olan enfes ve içeriği son derece olumlu bir konuşmayla geleceğe yönelik çarpıcı mesajlar verdi...

Seçimin hemen ardından mikrofona gelen CHP’li Haluk Koç ise kızgınlığını, keskin ve sert ifadelerle dile getirerek, o kavgacı üslubuna devam ederken, muhtemel ve geniş tabanlı bir AK Parti ve CHP koalisyonuna kapıları kapatır bir izlenim bıraktı…

Denilir ki keskin sirkenin küpüne zararı olur ve yine denilir ki öfke ile kalkan zararla oturur…

“Ön yargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan zor” diyen Albert Einstein’ı haklı çıkaracak bir kızgınlık içerisinde öfke kusan bir dil, ne Haluk Koç’a, ne de partisine, özellikle de son derece kritik bir süreçten geçen ülkemize yararlı olur…

Ardından HDP başkan ve sözcülerinin demokrasinin ruhuna aykırı, ön yargılı ve son derece tehlikeli bir dille muhtemel koalisyon hükümetini “savaş hükümeti” olarak ilan etmesi ise vahim bir söylem olarak düştü ülke gündemine…

Kurulacak bir AK Parti-MHP koalisyonunun ömrünün uzun olacağını söylemek de kolay değil, bu şartlarda…

Bir icraat hükümeti değil de bir seçim hükümeti olacağı düşünülen muhtemel koalisyonla ülkemiz sanırım kısa sürede bir yeni seçime doğru yol alacaktır…

TBMM Başkanlığı seçim sonuçlarına bakıp da böyle bir sonuca varmamak mümkün değil…

Halkın verdiği mesajı doğru anlayan ve değerlendirmeyi buna göre yapan siyasi partilere ihtiyaç var bugün…

Kin ve nefretle olaya yaklaşıp sübjektif kriterler içerisinde hareket eden partilerin gelecekte hüsrana uğrayacağı şimdiden belli…