İnsanlar yazıyı keşfetmeden önce konuşmak suretiyle iletişim kurarlardı. İnsanın yaratılış sonrası Rabbi ile konuştuğu ve iblisi dinlediği ana kitabımız Kur’an da beyan edilmektedir. "Allah Âdem'e bütün isimleri öğretti."(Bakara, 2/31) Ayrıca insana “Beyan” öğretildiği de ifade edilmektedir.

İlk insanlık ailesi yalan söylemeyi İblisten öğrenmiştir. Araf suresi, 20, 21.” Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir" diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti.”

Yalan İblisin sıfatlarından biridir. Zaten kibreden den başka ne beklenebilir. Kibir de olmayan büyüklüğün izharı değil midir? Kibredenler başkalarının üstünlüğünü kabul etmeyerek, yalana başvururlar ve çeşitli iftiralar atarlar. İnsanlara da şeytanın adımlarına uymayın denirken, yalan peşinde koşmamaları için uyarılmışlardır. Maalesef insan ne zaman ki yalanı keşfetti, bu günah onu Rabbinden ve kendi cinsinden uzaklaştırdı.

Yalan fıtrat ve vicdana yabancılaşmaktır. Aslında her gizlenen günah, yalan söyleme potansiyelini içinde gizlemektedir. Gizlilik dahi bir anlamıyla yalana başvurmaktır. Bunun için “ğayb” denilen hakikate inanmak ve haşyet duymak meth edilmiştir.

İnsanın elde ettiği ikinci kabiliyet kalem ve yazıdır. İlahi kitabımızın bir suresi de “Kalem” suresi olması hasebiyle yazının önemi arz edilmiştir. Ağızda dil, elde kalem ile sağlıklı iletişim kurmak insan olmanın ve insan kalmanın gereğidir.

Bazı kişiler ise yalanlarına kalemi de ortak etmektedirler. Dünün şairleri, bu günün yazarları ve günümüzün sosyal medya mesajları bu amaca hizmet etmektedirler. Yalanlar üzerine yorumlar, dargınlıklar, kavgalar, mahkemeler ve vurgunlar devam etmektedir. Hatta ABD denilen yalan devletinin Irak ta nükleer bomba var yalanıyla bir coğrafyayı ateşe attığını hepimiz görmekteyiz. Zararı bakımından en büyük yalanları devletler ve liderler söylemektedir.

Tüccarların yalanı eksik ve yanlış bir ürün için olurken, bilgin ve siyasetçilerin yalanı ise bir toplumu zehirlemektedirler. Sosyal medya da hakiki olmayan kişiler, foto şokla ayarlanmış fotoğraflar, ses benzerlikleri vs. ile “TROL” hesaplar denilen belirsiz kişilerden toplumlar ifsad edilmektedir. Sahte hesaplar bazen başka ülkeler den, bizim dilimizde de açılabilir. Türkçe olması yazanın türk ve yerli olması anlamına gelmez.

Yalan artık kendi parmaklarımızın ucunda ve cebimiz de diyebiliriz. Trol hesaplar üzerine yalan ve iftira yorumların yapıldığını görürüz. Kâğıdı ve kalemi kurşun ve bomba gibi kullananlar vardır. Bombanın tesirinden daha büyük tesir icra edebilirler. Bazen sosyal medya sahibi olan kişi de yalana başvurabilmektedir.  Yalandan menfaat bekleyerek mağdur olduğunu ifade etmektedirler. Rabbimiz buyuruyor ki; İsra suresi, 36. Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir.

İblis Âdem ve eşini kandırmıştı. Biz ise bir birimizi kandırıyoruz. Peki kurtuluş nerededir derseniz. İşte okuyalım. Ahzab suresi, 70, 71. Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin ki Allah da işlerinizi ve hallerinizi düzeltsin, günahlarınızı affetsin. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, pek büyük bir mutluluk ve başarıya nail olur.