Şehrin fahri müfettişi, yine toplumsal bir sorumsuzluğa parmak basmış.
Kırmızı ışıkta durduğu sırada öndeki arabanın sürücüsünün, kültablasını yolun kenarına boca etmesinden kaynaklanan sitemini sıralamış satır satır...
Diyor ki,
"Bu ne vurdum duymazlıktır ve çirkinliktir. Anlamak mümkün değil. Kendi arabasının küllüğünü temizlemek adına, bütün insanların kullandığı çevreyi kirletmek yakışır mı medeni bir insana...
Bir de camı açıp, yanan sigarayı fırlatanlar var ya, insanı deli ediyor adeta...
Hele yaz mevsiminde ne büyük tehlike doğuracağı düşünülürse, kirliliğin yanında yangınlara davetiye çırakmak değil midir, bu çirkin davranış?
Niye dikkate almazlar radyolardan, televizyonlardan yapılan anonsları ve neden okumazlar gazetelerde, dergilerde bu konudaki uyarı yazılanlarını...
Düşünebiliyor musunuz, atılan bir izmaritin şehirlararası bir yolda ormanların yanıp kül olmasına sebep olacağını...
Bunlar bir yana, bir de arabanın içinde yenilip içilen kola kutusu, meyve kabukları, pet su şişeleri, cam içki şişeleri ve aklınıza ne gelirse atık olarak, yol kenarlarında görmek mümkün...
Durup müdahale etsen, al başına belayı...
Okusunlar selayı!
Kime anlatacağız derdimizi bilemiyorum.
Siz gazeteciler, aralıklı da olsa bu konuda halkı uyarsanız yararı olmaz mı dersiniz?"
Böyle dile getirmiş sitemini, bizim yaman müfettiş bir kez daha...
Bu hassasiyeti nedeniyle bu şehrin fahri müfettişine "Laleler" gönderelim istedik.
Uyarılarının dikkate alındığı bir ülke ve millet haline gelinmesi dileğiyle...
NECATİ MERT'İN YENİ KİTABI
Gazetemizde yayınlanan haftalık yazılarının ağırlıkta olduğu son kitabını inceledim Necati Mert'in.
Ondan beklenen ustalık içerisinde, yine konuşturmuş sanatını Necati Hoca.
Dil ve Türkçe üzerine yazılmış "Kelepir Sepet" adlı kitabında, Ali Şir Nevai'den bir alıntı yapmış.
Okuyunca, iki ay önce toprağa verdiğimiz ailemizin sevgili varlığı, yengemin Niğde-Koyunlu'daki çocukluk günlerimde "Yanındaki kim?" sorusuna verdiği cevabı yakaladım, kitabın 17. sayfasının sonunda...
"İnim" derdi, "Yani küçük kayınbiraderim."
Beni öylesine sarıverdi, o sıcak kelime yıllar sonra...
Çeşitli dergilerde ve gazetemizde yayınlanan, özenle seçilen makalelerden oluşan "Kelepir Sepet'i", dile merakı olan herkesin zevkle okuyacağı bir başucu kitabı olmuş.
Böyle güzel eserler vermesi adına, zihnine ve eline sağlık deyip Mert Hoca'ya Bizim Bahçe'den "Orkideler" gönderiyoruz.
BAKAN GELMEYİNCE...
Adapazarı Şeker Fabrikası'nın yeni kampanya öncesi beklentileri vardı...
Hazır, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün şehrimize gelmişken sorunların tek elden kendisine iletilmesi ümidi vardı, Şeker cephesinde...
Bu konuda medya da üzerine düşeni yapacaktı hiç kuşkusuz...
Bizim haber merkezimiz de öyle yaptı ve bir mektup sundu manşet haberinde...
Gazetemiz baskıya verildikten sonra, bakanın gelemeyeceği haberi düştü gündeme...
Bakan Ergün gelmedi ama yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu geldi.
Ama gündeminde Şeker Fabrikası yok.
Sebeb-i ziyareti SATSO'da AR-GE Çalıştayı'na katılmak...
Hal böyle olunca, 800 işçili Şeker cumhuriyeti, yine Başkent'ten gelecek bir sevindirici habere kilitlenmiş bulunuyor.
APEK Başkanı Ahmet Aya, günlerdir Ankara'da...
Milletvekilleri Şaban Dişli, Ayhan Sefer Üstün ve Hasan Ali Çelik ile buluşmuş.
Sorunu bir kez daha dile getirmiş.
Aldığı cevapta bir değişiklik yok:
"Biz üzerimize düşen görevi yaptık. Sonucu bekliyoruz."
Bakalım yılan hikayesine dönen kota sorunu, nasıl bir sonuca varacak...
Biz herşey fabrika ve çalışanların ve dahi ilimizin çıkarına olsun deyip, "İri dikenli kaktüs" gönderelim istedik, Bakan Ergün'e Bizim Bahçe'den...
SEVGİLİYE ZARAR VERMEK
Lafa geldi mi, herkes "Sakaryaspor'a sevdalıyız" der de başka söz söylemez.
İnsan böylesine sevdalandığı bir sevgiliye zarar verir mi?
Veriyor maalesef...
Son oynanan Bolu ve Akhisar maçlarında yapılan çirkin tezahürat dolayısıyla Sakaryaspor'a ceza üstüne ceza yağıyor Futbol Federasyonu tarafından...
Buna bir de koltuk numaralarının dikkate alınmadığına yönelik gözlemci raporu eklenince, cezalar da katlanır hale geliyor.
İlk yarıda oynanan 9 maçta Sakaryaspor'un benzer sebepler nedeniyle ödemek zorunda kaldığı ceza miktarı 68 bin 600 TL...
Buna yenileri de eklenince, miktar 104 bin 600 TL'ye vardı...
Yani bir futbolcunun alacağı para...
Yazık değil mi?
Maddi sıkıntı içerisinde olan bir takıma bunca külfet yüklenir mi...
Gel de çık işin içinden...
Bu konuda herkesi ve her kesimi uyarmak kaçınılmaz...
Bunu kulüp yetkililerinin yapması gerekir esasında...
Ama nedense sessizler...
Hal böyle olunca, kısıtlı gelirlerden bir de ceza ödemek düşüyor yönetime...
Bu konuda dikkatli olunması dileğiyle, Sakaryaspor deyince mangalda kül bırakmayan herkese ve her kesime uyarı çiçeği "Fesleğenler" gönderelim istedik.