Dünya üzerinde insandan sonra en zor büyüyen canlı nedir?

Cevabınızı duyar gibiyim; Ağaç…

Toprakla buluşturulan bir fidan, ağaç olabilmek için en az 15 yıla muhtaç, bazı türler ise 30 yıla…

Bir fidanın ağaca dönüşmesi on yıllar alırken, bugün ormanlarımız cayır cayır yanıyor…

Kuş sesleri arasında, derin bir nefes alıp gölgesinde soluklanmaya muhtaç olduğumuz ağaçlarımız alevlere teslim oluyor…

Türlü çeşit canlı, bitki örtüsü yeşil vatanın yok olduğu alevler arasında küle dönüyor…

Oksijensiz yaşayamayan insan, oksijen kaynağını kendi elleriyle yok ediyor!

Bu nasıl aymazlık, bu ne bilinçsizlik, bu ne fena vebaldir!

Günler önce Geyve’de başlayan ve Bilecik’e sıçrayan, adeta seferberlik halinde devam eden söndürme çalışmalarına rağmen söndürülemeyen orman yangını, ciğerlerimiz söndürdü, ciğerimizi yaktı…

Hava kirliliğini önlemekten sera etkisine, bulunduğu alanı serinletmekten erozyonu önlemesine, güneşin zararlı ışınlarından korumasından meyve vermesine kadar saymakla bitmeyen faydasıyla, insan yaşamının devamlılığında olmazsa olmaz yere sahip ağaçlarımızı, ormanlarımızı korumak adına yetkililerin yaz mevsimi başında aldığı onca önlem, getirdiği onca yasak ve yürüttüğü bilgilendirme çalışmaları, ne yazık ki bazılarının bir kulağından girip diğerinden çıkmış…

Öyle olmasa, bugün gökyüzü gibi kapkara olur muydu yüreğimiz…

Ormanı korumak yalnızca vatandaşlık görevi değildir hiç kuşkusuz; ibadettir, ibadet…

Tüm uyarı ve tedbirlere ve dahi yasaklara bu anlayışla kulak vermeli, riayet etmeliyiz her birimiz…

Aksi halde son pişmanlığın fayda etmediği noktada, kara kara düşünür halde buluruz kendimizi…

Bu duygu ve düşüncelerle, orman yangınlarını söndürebilmek için canla başla, cansiperane, fedakarca çalışan ve “yeşil vatanın” kıymetini bilen herkese Bizim Bahçe’den “Kırmızı-beyaz güller” gönderelim istedik…