Sapanca; gölü, ormanları ve eşsiz doğasıyla, Allah’ın ilimize ve bölgemize bir lütfudur ve dahi ilimizin en önemli içme suyu kaynağıdır…

Bu yönüyle Sapanca Gölü ve çevresindeki yapılaşma, hepimizi yakından ilgilendirir, hiç şüphesiz…

Marmara’nın gözdesi haline gelen bu doğa harikası gölü ve doğasıyla ünlenen ilçemizde son yıllarda bir mantar misali türeyen ve sayıları giderek artan bungalovlar, turizm açısından ilçeye ve ilimize katkı sağlıyor olsa da geniş açıdan ve gelecek de düşünülünce -ki düşünmek boynumuzun borcudur- götürdüğü getirdiğinden ziyadedir…

Korumakla yükümlü olduğumuz Sapanca’nın hal-i pür melali hiç de iç açıcı değil ne yazık ki…

Bugün gazetemizin manşetine asılan ‘İnsan Unutur, Doğa Unutmaz’ başlıklı haberde Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit de bu konuda, herkesin dikkate alması gereken açıklamalarda bulunmuş…

Artan bungalovlara paralel tehlikeye dikkat çeken Gümrükçüoğlu;

“Gölün etrafında bu kadar yapı yapılırsa, atıklar nereye gidecek?” diye sormuş ve devamında;

“Doğal kaynaklar sonsuz değil tam aksine çok sınırlı. Doğal kaynaklarımızı gelecek nesillere bırakmak istiyorsak, ‘dur’ dememiz gerekiyor.” demiş…

Bungalovlarla ilgili önlem alınması gerektiğini, yıllardır yetkili-etkili herkes ve her kesim dile getiriyor…

Malum; Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür…

Bizler de bungalov turizminin getireceği tehlikeyi yıllardır dile getiriyoruz, her fırsatta…

8 Haziran 2021 tarihinde bu sütunlarda kaleme aldığım bir yazıyı hatırlatmak isterim siz değerli okuyucularımıza…

Buyurun birlikte okuyalım, sonra diyelim son sözümüzü…

“Bölgemize hayat veren suyu ile dünyanın sayılı içme suyu kaynağı Sapanca Gölü kıyılarında başladı önce adına bungalov denilen ahşap yapılaşma… Sonra da tepelere yayıldı…

Günü birlikten başlayıp, daha sonra hafta ve aylara uzanan kiralamalar özellikle İstanbul’un ilgisini çekince, oluşan talebi karşılamak adına kesilen ağaçların yerine kondurulan bungalov yapımı son derece kârlı bir hal aldı…

Hal böyle olunca başladı “prefabrik kondular” yapılmaya peş peşe…

Geçici olarak kullanılan kondular kıyıda ve kıyıdan yukarıda mevzuat boşluğundan istifade yükselirken, gelen telefonlar ve oluşumdan rahatsız olan sağduyu sahibi Sapancalılar’ın da dikkatini çekmiş olmalı ki gazetemize şikayet üstüne şikayet düşmeye başladı…

“Bu duruma bir dur denilmezse, önce kesilen ağaçlar nedeniyle ortaya çıkan çorak manzara, sonra kıyılarda benzer uygulamalardan dolayı oluşan kirliliğin önüne geçilmez yakında” diyen Sapancalılar’ın sitemi bitecek gibi görünmüyor…

Yol yakından ve dahi “Zararın neresinden dönülürse kârdır” anlayışı ile bu gidişatın durdurulması istenirken, “Kocaeli Büyükşehir Belediyesince Eşme kıyılarına çivi çakılmasına dahi müsaade edilmezken, güzelim Sapanca’da göl kıyılarında ve o muhteşem tepelerinde bu tür yapılara nasıl göz yumulur!” diyen Sapancalılar’ın bir an önce bu tehlikeli gidişin önüne geçilmesini istemesinden doğal, başka ne olabilir…

Bu konu ihmale gelmez!”

Bilinir ki ekmeksiz katıksız yaşanır da, susuz yaşamak mümkün olmaz…

Yaşamın vazgeçilmezi, en aziz nimeti suyu ve Sapanca’nın eşsiz doğasını korumak, yetkili-etkili, yetkisiz-etkisiz herkesin ve her kesimin görevi ve sorumluluğudur…

Ne demiş Tarancı…

“Sen benim için hava kadar lazım,

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin

Nimettensin, nimetten.”

Bu duygu ve düşüncelerle, Sapanca Gölü başta olmak üzere Mevla’nın ilimize ve bölgemize lütfu sayısız doğal güzelliği ve zenginliği koruyup kollamak için elini değil gövdesini taşın altına koyacak herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den şimdiden “Orkideler” gitsin istedik…