“Hiçbir taşıt, bizi bir kitap kadar uzaklara götüremez”
Kanatları kitap olan bir kuş ve bu kitabı okuyan bir çocuk. Kuş ve çocuk bilenmez diyarlarda uçuyorlar. Üzerinde yukarıdaki cümlenin bulunduğu bu afiş Karasu 100.Yıl İ.Ö.Okulunun kütüphanesinde bulunuyor. Çerçeveli afişin üzerinde de Orhan Veli Kanık’ın portresi. Halide Edip Adıvar, Necip Fazıl Kısakürek, Cengiz Aytmatov, Sait Faik Abasıyanık gibi yazarların portreleri bir kitap afişiyle bütünleştirilip kütüphanenin duvarlarına asılmış.
Kırkpınar Turizm Meslek Yüksek Okulu-İletişim Topluluğu’nun “Minik Ellerle Parlak Geleceğe” projesi geçtiğimiz günlerde tamamlandı. İletişim topluluğunun öğrencilerinin proje notu kaç bilemem ama ilköğretim öğrencileri bu proje sayesinde güzel bir kütüphaneye ve kitaplara kavuştular. Kitaptan başka bir şey istemeyen okul müdürü Orhan Bülbül’e ve kitabı projeye dâhil eden Kırkpınar Turizm Meslek Yüksek Okulu öğretim üyesi Zuhal Erol’a çocuklarımız adına minnettarım.
Zamanımızın teknolojik iletişim aracı bilgisayar ne kadar önemliyse kitapta o kadar önemli. Düşünce zenginliği, kelime hazinesi zenginliği ve iletişim kapasitesinin arttırılmasında kitap en büyük etken. Eski Valimiz Nuri Okutan’ın 20 dakikalık kitap okuma seferberliği çocukların derslerinde ve sınavlarda çok fark yarattığını öğretmenlerden duymuştum. O yüzden bu kütüphane projesini çok önemsiyorum. Kitapları okuyan çocuklar hayaller kuracak, belki gelecekte büyük projelere imza atacaklar. Hepsinin geleceği proje sloganı gibi parlak olsun.
Karasu’daki bu güzel proje etkinliği Okul Müdürü Orhan Bülbül ve Karasu Kaymakamı Murat Duru’nun konuşmasının ardından öğrencilerin folklor gösterisi, resim yarışmasında derece alan öğrencilerin ödül töreni ve Kütüphane açılışı ile sona erdi.
***
BİR KADIN BİR SES – Türkiye’de Bir Kadının Varolma Savaşı-

Doğan Cüceloğlu bir imza gününde uzun kuyruğun sonlarında, kitapların stanttan toplandığı sırada 50-55 yaşlarında güler yüzlü bir kadınla karşılaşır. -Kitap imzalatamıyorum hocam, ama size bir şiirimi vermek istiyorum, lütfen kabul eder misiniz? Der kadın. Şiiri alan yazarımız birkaç gün sonra “Türkiyeli Kadın” şiirini okuduğunda Saniye hanımla şiir eşliğinde bir söyleşi yapma fikri doğar ve bu kitap ortaya çıkar. Kitabın arka kapağındaki tanıtımı şöyledir.
“Toroslar'ın bir köyünde doğan Saniye'nin zorluklar, engeller, imkânsızlıklar ve acılarla dolu öyküsü, aynı zamanda toplumumuzdaki birçok kadının da ortak kaderi.
Saniye, 'erkek gibi bir kız' olup babasının gözüne girerek okula gitmeyi başarmıştı; ama tüm mücadelesine rağmen kocasının iç dünyasına girmeyi, onun can yoldaşı olmayı başaramadı. Kocası Saniye'yi kendinden hep uzak tuttu. Otuz yılı aşkın evliliğinde kendi adını kocasının ağzından bir kez bile duymayan Saniye, "Acaba ben gerçekten de yok muyum?" kuşkusuna kapıldı. Tüm duygularını ve özlemlerini şiire döktü. Sadece kendi için değil, bu ülkenin tüm kadınları için yazdı. “Yoksam ben /Varmışım gibi /Canlıymışım gibi /Neden acıyor yüreğim /Yaş akıtıyor gözlerim.”
Kitap Saniye Çelik’in şiirlerinden ve Doğan Cüceloğlu ile yapmış olduğu yaşam mücadelesini anlattığı söyleşilerden oluşuyor. Kitabın 30. sayfasında – okuldaki bütün öğretmenlerime sizin aracılığınızla, belki de geç kalmış bir teşekkür borcumu ödemek istiyorum. Onlar bize çok değer verdiler, bu çok önemli. Okumayı sevdirdiler bize. Okulumu da öğretmenlerimi de okulun ilk gününden itibaren çok sevdim… Diyor ki, bu yukarıdaki projenin minik öğrenciler için ne kadar önemli olduğunun bir başka ağızdan teyididir.
Kitapların ve öğretmenlerin yeri hayatımızda her zaman önemli bir yer kaplar. Çocuklukta bunun değeri ve önemi algılanmasa da gelecekte bir kitapta, bir projede, iş hayatının içinde ya da hayatın bir anında öğretmenler dudaklarda gülümseme, minnet duyguları en derinden bir teşekkür, bir ses olur.
Kitaplar ve öğretmenlerimiz iyi ki, varsınız. İyi ki vardınız.