Basın ilan Kurumu’nun 3 görevlisi ile gazetemizin en efendi çalışanlarından birine karşı yapılan menfur saldırı ulusal ve yerel gazetelerde geniş şekilde yer almasına rağmen, hiçbiri Maçka Haber Gazetesi’nde yayınlanışı ve yapılan kınama yorumu kadar çarpıcı ve çekici olmadı…
Gazetenin sahibi Duygu Karahasanoğlu, çirkin saldırı ile ilgili haber, kınama ve yorumu ile mesleki duyarlılığın en güzel örneğin ortaya koydu.
Gazetemize postalanan “Maçka Haber Gazetesi” çalışanlarına, değerli sahibi ve başyazarı Duygu Karahasanoğlu’na teşekkür ederken, Bizim Bahçe’den kucak kucak “Orkideler” gönderiyoruz…
HAYATIN ŞİİRLEŞTİRİLİŞİ
Kısa süre önce toprağa düşen Türk halk müziğinin büyük ustası “Bozkırın Tezenesi” aşık ruhlu sanatçı Neşet Ertaş’ın hayat hikayesini şiirleştirişine yer vermiş “Maçka Haber Gazetesi’ni” okuyup da duygulanmamak mümkün değil…
“Sanatçı yetişmemiş, sanatçı doğmuş” diyebileceğimiz ender söz ve söz üstadı Neşet Ertaş’ın çileli hayat öyküsü ancak bu kadar şiirleştirilebilirdi.
İstedim ki Bizim Bahçe’nin okurları da bundan mahrum kalmasın…
Bu nedenle, hazırladığımı Bizim Bahçe köşemizi bir sonraki güne kaydırarak, UNESCO tarafından “Yaşayan insan hazinesi” ilan edilen “Türkü” babanın hayat hikayesine bir göz atalım önce; sonra da O’na rahmet dileyip okurlarımız ve Maçka Haber Gazetesi çalışanlarına “Laleler” gönderelim istedik, Bizim Bahçe’den…
TÜRKÜ BABANIN HAYAT DESTANI ŞİİRİ
Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama Muharrem, anama Döne
Dediysen Ata’yı bildin dediler
***
Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler
***
O zaman babamdan öğrendim sazı
Engin gönül ile Hakk’a niyazı
O yaşımda yaktı bir ahu gözü
Mecnun gibi çölde kaldın dediler
***
Zalım kader devranını dönderdi
Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi
Babam saz çalarken bana zil verdi
Oynadım meydanda köçek dediler
***
Anam Döne İbikli’de ölünce
Tam beş tane öksüz yetim kalınca
Beşimiz de Perişan olunca
Babamgile burdan göçek dediler
***
Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru
Bu hali görenin yanıyor bağrı
Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
Bunlara bir ana bulun dediler
***
Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık
Bize ana yok mu diyerek sorduk
Adı Arzu dediler bir ana bulduk
İşte bu anadır buldun dediler
***
En küçük kardaşı kayıp eyledik
Onun için gizli gizli ağladık
Üstelik babamı asker eyledik
Yine öksüz yetim kaldın dediler
***
Zalım kader tebdilimi şaşırttı
Heybe verdi dalımıza devşirtti
Yardım etti Yerköy’üne göçürttü
Biraz da burada kalın dediler
***
Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik
Babam saz çalarken biz çümbüş aldık
Kırşehir’e varınca kemanı çaldık
Aferin arkadaş çaldın dediler
***
Yarin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yere dünür gönderdim
Başlık çok istemişler haberin aldım
İstemiyor yarin seni dediler
***
Kırşehir’de yedi sene kalınca
Düğün düzgün hepsi bize gelince
Burada herkese yer daralınca
Ankara’ya gider yolun dediler
***
Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum
Epeyce eğleştim, evinde kaldım
Yüz lirayı verip bir yatak aldım
Etti isen böyle buldun dediler
***
Bir ev kiraladım münasip yerde
Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de
Bu aşk hançerini vurdu derinde
Çaresini bulamazsan ölün dediler
***
Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Buna da içeriye alın dediler
***
Ana vatanımsın, baba yurdumsun
Ozanlar diyarı şirin Kırşehir
Uzak kaldım gurbet elde derdimsin
Hasretin bağrımda derin Kırşehir.
***
Feleğin yazdığı kara yazıynan
Çok yürüdüm bağrımdaki sızıynan
Kara kaşlarıynan, kara gözüynen
Aşık etti beni birin Kırşehir
***
Şu garip halimden bilen işveli nazlım
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen…