Cumhuriyet Bayramı’nı halkın kutlamasına kapatmak ve “Yasak arkadaşım” demek doğru değildi.
Hanımın dikkatini çekmiş, “Niye böyle yaparlar da, halkın yasaklara karşı olan tepkisini kamçılarlar?” diye başladığı sözlerini “Bunda ne var? Yürümek isteyenlerin amacı belli… Velev ki iyi niyetli olmasınlar. Ne çıkar, kontrollü şekilde yürüsünler, gitsinler. Şehri ve ülkeyi hiç yoktan gerginliğe sürüklemenin, kime yararı var?” diye noktaladı.
Başkent’te önce kısıtlanan, sonrasında serbest bırakılan yürüyüş iki farklı tablo oluşturdu.
Önce öfke, şiddet, kapışma; sonra barikatsız, engelsiz bir yürüyüş…
İşin başında ikinci yola yakılsaydı yeşil ışık, kim ne kazanır ya da kaybederdi?
Sakarya Valisi Mustafa Büyük’ün devlet adamlığına yakışır örnek tavrı ile açılan yollarda yürüyenler, hükümete ve yetkililere yüklenmek yerine, cumhuriyet şarkıları-türküleri ile geçip gittiler.
Cumhuriyetin bir partiye, sınıfa, zümreye ait olmadığını gösterir bir ortamın oluşmasını sağlayan Vali Büyük’ün yaklaşımı, burada önemli rol oynamıştır.
Sakarya’da iktidarı, muhalefeti cumhuriyet sevgisinde birleştirip sokağa döken zihniyetten, Başkent’teki yasaklı anlayışın payına düşen hisseler olmalıdır, hiç kuşkusuz...
Ülkenin ortak değerlerine ve zenginliklerine sahip çıkmada, ortak refleks sergilemekle, geleceğe de bir çözüm şekli sunan; böylece barış, sevgi ve coşku ortamı sağlayan resmi, özel her kutlama, ülkemiz adına kazançtır.
Bundan sonraki benzer etkinliklerde toplumu ayrılığa, bölünmeye, kavgaya götürecek yanlışlardan kaçınılması adına, geçip giden bayram günlerimizin tüm insanlığa, ülkemize hayırlar getirmesini diliyor; şehrimizi bu kaotik ortamda düzlüğe çıkaran yetkili-etkili herkese ve her kesime, “Zeytin fidesi” gönderelim istedik…