Sakaryaspor-Silivrispor maçı öncesi sadece bizim değil, bu işe gönül vermiş spor yazarlarının da birleştiği bir konu oldu, böylesi karşılaşmalarda zaman zaman yaşanılan sürpriz bir o kadar da üzücü sonuçlara yönelik uyarılar…

Kelimenin tam anlamıyla çıkan sonuç da öyle oldu ve lige havlu atmış bir takıma karşı farklı kazanacağımız karşılaşmayı yenilen talihsiz gollerle berabere bitirdik…

İki kez öne geçen ve maçın bitimine birkaç dakika kala bir de penaltı avantajı yakalayan yeşil siyahlılar savunma anlayışından kaynaklanan bir hava topu anlaşmazlığı sonucu yenilen golle kendisi için hayati öneme haiz 2 puandan olmakla kalmadı, muhtemel yasaklara yol açtı…

Maçın sonlarına doğru gergin havadan kaynaklanan sıkıntıların nelere mal olacağını düşünmek dahi istemiyorum…

“Sakaryaspor’un bu ligde rakibi diğer takımlar değil, kendisidir” şeklindeki hâkim kanaatim hiç değişmedi…

Böyle olduğunu gösterir cezalar nedeniyle ödediğimiz bedelin giderek ağırlaşacağını gösterir saha taşkınlıkları, bu zorlu maratonda bizi bekleyen en büyük tehlike olsa gerek…

Dilerim bu kâbus dolu maçın izlerini kısa sürede siler ve en az hasarla atlatırız sıkıntılı haftayı…

Savunmada yer yer oluşan boşluklar ve anlaşmazlıklar şampiyonluğa oynayan bir takıma yakışır cinsten değildi…

Engin Hoca’nın son derece kötü gününde olan Ferhat’ta ısrarını anlamak mümkün olmadı…

1-0’dan sonra sanki maç bitmişçesine orta sahada yana, geriye top çevirmenin faturasını ağır ödeyen yeşil siyahlılarda orta saha oyuncuları neticeye gitmekten çok kendilerini eğlendirmek adına al gülüm ver gülüm bir oyun anlayışı ile bu sonucun baş sorumlusu oldular…

Ferhat ve ona eşlik eden Serdar sırıtırken böyle anlamsız ve etkisiz oyunlarıyla, Engin Hoca’nın tepkisiz kalışına bir anlam veremedik…

Takımı gole ve pozisyona taşıyan güç olarak orta sahanın sevimsiz hali maç boyunca çarpıcı bir müdahale bekledi durdu bu nedenle…

1-1’den sonra Batuhan ile yakaladığımız talih golüyle rahatladık derken, birbirine giren Zafer ile kaleci anlaşmazlığı takımı hem iki puandan hem de kalecisinden etti…

Elinde top 5 dakika penaltı atmayı bekleyen ve moral motivasyonunu kaybeden Beykan’a kimse sen bırak atma demedi ve tribünde “Bu penaltı gol olmaz” sözümüz ne yazık ki gerçekleşti…

Yani hayli talihsiz bir o kadar da sonu pahalıya patlayacağı belli olan olaylardan en az zayiatla sıyrılmayı ümit ederken kaybımızı telafi edecek bir zorlu karşılaşma Bandırma’dan iyi bir sonuçla en azından yenilmeden dönmek, ligin ikinci yarısı için doğan ümit ışıklarının voltajını daha da yükseltir…

Aksi durum ikinci yarı için takımı ve tribünleri gerer ve sıkıntı başlar…

Dileğimiz; beklenmedik puan kaybı ile oluşan sıkıntıdan kaynaklanan haftayı alınacak bir deplasman zaferiyle geride bırakmak doğrultusunda olacaktır…