Ülkemizin kalkınması önüne fren olanlar “siyasetçi, sanayici, bürokrat” fark etmez, hepsinin istisnasız ortak özelliği iplerinin dış güçlerin elinde olmasıdır...

İşte bu yapı yıkılmadıktan gayri sanayileşme yoluyla kalkınmak, dün olduğu gibi bugün de zor… Ama önemli olan zoru başarmak…

“Millileşme projesi” her defasında bu duvara toslayıp başarısızlığa mahkum edile edile gelindi bugünlere…

Ne zaman, nerede ve kimin eliyle bu konuda bir atılım gerçekleşse, başlarına gelmedik kalmadı, kalmıyor da!

Türkiye yıllar önce kendi uçağını ve kendi otomobilini yapabilirken, bugün bırakın yapılmasını adım dahi atılamıyorsa, bu konuda artık durup düşünmenin ve kafa yormanın zamanı gelmiş de geçiyor…

Dün daha müsaitken ortam, giderek daha da zorlaşıyorsa bugün, işin içinde olup da engel olanların ülkeye verdiği zarar ve yaptığı ihanet kolay affedilir bir şey midir!

Montaj sanayiinin ayıbından kurtulmak için daha ne kadar bekleencek!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sanayicilere bu kez kesin talimat verircesine sert bir dille, “Ne duruyorsunuz!

Hükümet arkanızda…

Yapın yerli otomobili, bırakın montajı…

Takip etsin bunu diğer yenilikler…

Bu konuda yıllardır ihmalin getirdiği büyük faturaları ödemekten kurtulsun bu ülke.”

Almanya ve diğer devletlerin koyduğu ambargolardan kurtulmak için yapılacak çalışmalar “kötü ev sahibi kiracıyı mal sahibi yapar” sözünden hareketle artık motor yapımı da devreye girsin…

Bu konuda geçmişte denemeler var, başarılı sonuçlanan ancak devamını sağlayacak oluşumlara bir türlü yol verilmedi…

Artık bunu başaracak donanıma sahip hale gelindiği üzerinde durulurken neden, niçin ve kimlerin buyruğuyla adım atılmıyor!

Yıllar önce uçağını, otomobilini yapan ecdat örneği ortadayken, niye teşebbüs edilmiyor!

Yani un, şeker hazır helvayı yapacak “yürekli ustalar” aranıyor…

Yerli otomobil üretimi diğer vasıtaların üretimi için de başlangıç olacaktır, hiç kuşkusuz…