“Ada treni” diye diye dilimizde tüy, kalemimizde mürekkep bitti desek yeridir…

Bir türlü çıkılmadı gitti işin içinden…

Bir babayiğit çıkıp da neden indirmez kılıcı şu kör düğüme de bitsin bu iş!

Diyoruz ki, bu trenin merkez gardan kalkmasını ve bir çile haline gelen İstanbul’a seyahatin kolaylaştırılmasını çölde suya hasret gönüller gibi bekler bu ilin halkı istisnasız bir şekilde…

Vatandaşın böylesine arzu dolu olması karşısında işin içerisinde olup da şaşı bakanlara deriz ki, “Yazıklar olsun!”

Ve bu halk bilin ki hakkını helal etmeyecektir size…

Fazla söze gerek yok!

Ada treninin Adapazarı Garı’ndan kalkmasından öte hiç bir plan proje bu ülkeye ve ile yapılmış masraftan gayri getirisi olmayan kadük bir uygulamadan başka bir şey değildir asla…

Halkın daha fazla bekletilmeye ve dahi aldatılamaya sabrı kalmadı...

Ya söndürün ümitleri toptan, bilinsin ki tren yok!

Ya da getirin treni gara, edin milleti mutlu…

Biz de edelim rahat, siz de erin selamete bitsin bu iş yahu!

Bıktık, bıktık, bıktık artık!

Bu konuda iyi niyetle yola koyulanlara “Orkideler” onların önüne engel olanlara ise “Zehirli zakkumlar” gidiyor Bizim Bahçe’den…

HUZUR AYI

Her türlü suçun tam olmasa da asgari hadlere indiği huzur ayı ki “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden azad” anlamını taşıyan mübarek bir aydır Ramazan…

Kardeşlik duygularının arttığı, yardımlaşmanın doruğa çıktığı, sevgi, saygı ve ibadetin lezzet kattığı, eşi menendi olmayan Ramazan ayına kavuşmanın getirdiği doyumsuz mutluluğu paylaşır; okuyucularımıza, ilimize, ülkemize ve tüm İslam alemine barış, huzur ve sağlık getirmesi dileğiyle Bizim Bahçe’den “peygamber çiçekleri” gönderiyoruz…