İlişki veya evliliğinizde bir kaç yıl daha sabret bak her şey yoluna girecek daha iyi şartlarda bir hayat bizi bekliyor şeklinde söylemler mi alıyorsunuz? Saçımı süpürge ettim sonucu böyle mi olacaktı diyorsunuz? O halde sizlere bu hafta ihanete uğramak  konusundan bahsedeceğim.

Evlilikte söz veya nişanlılık döneminde iki tarafta tıpkı bir ağaç yetiştirir gibi maddi manevi tüm yatırımlarını o ilişkiye  yaparlar. El ele gönül gönüle verirler ; fakat iş mevyeleri toplama dönemine  gelince eşlerden kendi uğruna feda edilen taraf o meyveler bana ait sen sadece benim izin verdiğim kadarını izin verdiğim zaman yersin şeklinde tepkide bulunabilir.Bunun sonucunda nankörlük gören diğer eş kendini çaresiz hissedebilir. Bunun daha dayanılmazı ise  eşinizin o meyveleri bir başkası ile yeme cesareti göstermesidir.Bu cesaret bir tarafın kendi benliğini ,sevdiği şeyleri ,neleri yapmaktan keyif aldığını unutup kendini karşı tarafın benliğinde eritmesinden kaynaklanabilir. Ne kadın ne erkek karşı taraf için kendini hayallerini unutmamalıdır .Aynı zamanda fedakarlık dönemlerinde çekilen çileleleri unutma isteği ile kişiler karşı tarafı bir anda silebilirler. Tüm yaşam enerjisini bir kişi için tükettiğinde ve  onu kaybettiğinde ölüm acısı gibi olabiliyor. Ve fedakarlık davranışı ne denli yüksekse o kadar öfke açığa çıkabiliyor.Bu noktada bireylerin kendine dönmesi ben kimim nelerden hoşlanıyordum hangi yemekleri seviyordum diye kendini hatırlaması onun için çare olabilir.Aksine tüm emeklerimi bu kişiye verdim ama olsun hayatıma devam edebilirim de diyebiliriz veya  suçlamaya da devam edebiliriz. Bu noktada ne yaptığımız çok önemli kendimiz için.Çünkü kabul etme duygusu yeniden birşeyleri inşa etme isteğini getirir.Sürprizlerle dolu hayat aynı zamanda hiç bir şeyin garantisi olmayan hayattır da.Her kayıp yas  dönemini tutarak başımıza bir şey geldi çok şükür ki nefes alabiliyoruz diye  yenilenerek ve  daha güçlenerek  tekrardan yeni başlangıçlar yapabiliriz. Sevgiler.