İbda, bir şeyin tedric kanununa tabi olmaksızın birden ve en mükemmel şekilde yaratılmasıdır. İnşa ise, bir şeyin bir ilk noktadan başlayan bir terbiye ile safha safha ilerlemesi, tedricen kemale ermesidir. Ancak o maddeden, yani zerrattan yaratılan bütün varlıkların sıfatları ve şekilleri, Üstad'ın ifadesi ile zerratından başka her şeyi, siması, sesi, vücut yapısı v.s. yeniden yaratılıyor. Dolayısı ile bu açıdan ibda da devam ediyor demektir. İnşa ise sürekli bir yaratma şeklidir ve vakidir.

Eşyanın İlahi ilimdeki teşekkülleri ibda iledir.

Yani bunlar yoktan vücut bulurlar. Bu ilmî vücutlara mahiyet denilmektedir. Bu mahiyetler harici alemde yaratıldıklarında hakikat olurlar. Bu yaratma da iki şekilde olur. Ya ibda ile, zamansız bir anda vücut bulurlar. Yahut inşa ile kademeli olarak yaratılırlar. Kainatta bu iki tür yaratılışın sonsuz örnekleri vardır.

Kainatın bir küçük misali olan insanda da bu iki tür yaratılış açıkça görülmektedir. Şöyle ki, insanın ruhu ibda ile yaratılır, bedeni ise inşa ile. Anne rahminde inşa edilen insan bedenine bu inşanın belli bir safhasında ruh ilka edilir. Ruhun yaratılması da, bedene ilka edilmesi de ibda iledir.
Söylenen mübarek bir kelimeden melek yaratılması da yine ibda iledir.

Özellikle madde aleminde inşa daha fazla görülür. Bu dünya hikmet dünyası olduğundan kainatın yaratılışı altı devrede gerçekleşmiş, bu hal kainatta yaratılan bütün maddi varlıklara da aksetmiştir. Dünya güneşten koptuktan sonra bir anda bugünkü halini almadığı gibi, bir çekirdek de anında ağaç olmuyor, bir yumurta hemen kuş haline gelmiyor. Ahiret ise kudret alemi olduğundan orada ibda hakim olacak, yenilen meyvenin yerine yenisi anında gelecektir.

https://sorularlarisale.com/ibda-ve-insa-kavramlarini-aciklar-misiniz

Yanıtla