Üzerine üzerine gidilince açıkladı, Polis Akademisi’nin yeni Başkanı Prof. Dr. Remzi Fındıklı, bir süre önce yayınlanan kitabıyla ilgili düşüncelerini…
Buna rağmen tenkitler ve acımasız eleştiriler alıp başını gitti.
Neymiş efendim, bir profesör hem de polis akademisi başkanına yakışır mı imiş bu sözler…
Başkan açıklıyor “Bunlar benim değil, çeşitli şekillerde derlediğim sözler.” dese de kurtaramıyor yakasını, bir türlü medyanın dilinden ve kaleminden…
Bu ne hazımsızlık böyle…
İnsan beğendiği ya da katıldığı sözleri bir kitapta toplayamaz mı?
Profesör Fındıklı da böyle yaptığını söylemesine rağmen, saldırılardan kurtulamıyor bir türlü.
“Teşbihte hata olmaz” söze, saldırmak adına fırsat kollayan yazar, çizer ve gazeteci takımı için geçerli değil mi yoksa…
“Batı, terbiye edilmiş attır. Sadece tekmelemesini bilir” sözünün, Koca Akif’in “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” şeklindeki benzetmesinden ne farkı var?
Ayrı kelimelerle ifade edilse de, aynı kapıya çıkmıyor mu?
Hem, böyle düşünmeye hakkı yok mudur bir insanın?
Batılı ülkeler anlatıldığı gibi değil midir yoksa?
Onca medeni görünüşlerine rağmen, sömürdükleri yetmiyormuşçasına, pek çok ülke insanına özgürlük adına her kafa kaldırışta tekme vurup geçmiyorlar mı?
Bırakın Polis Akademisi’nin yeni başkanını yıpratmayı…
Haktan, hukuktan ve adaletten ayrılıyorsa yapın tenkidinizi…
Derlediği kitabından dolayı haksızca saldırılara uğrayan Profesör Doktor Remzi Fındıklı’ya safsatalara sırtını dönüp, kervanın yürümesi adına başarılar dileğiyle, Bizim Bahçe’den “Laleler” gönderelim istedik…
NACİYE ALİCAN’IN ANILARI
Gazetemiz yazı ailesine katıldığı günden itibaren çarpıcı konuları değerlendiren ve bunu kitaplaştırmayı başaran Hamdi Güler’in ablasıdır Naciye Alican…
Bir ablası da şehrimizin tanınmış eski manifaturacılarından Necmi Tuğcu’nun eşi Pakize Tuğcu’dur.
Türk siyasi tarihinin temiz sayfaları arasında yer alır, Maliye eski Bakanı ve Yeni Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Profesör Doktor Ekrem Alican’ın adı…
Fahri Tuna büyük bir iş başardı…
Rahmetli Alican’ın eşinin eşsiz hatıralarını yayınlayan iki haftalık yazı dizisiyle…
Anlatılanlar, bu ilin tarihine not edilecek özellikler taşıyor.
İlki 4 Temmuz’da ikincisi 11 Temmuz Çarşamba günün yayınlanan ve 75 yıl öncesinin Adapazarı’nı anlatan söyleşiyi okuyamayıp kaçıranlar, gazetemizin web sitesinden bulup okusunlar.
Adapazarı’nın mazisine yönelik çok şey var, Naciye ananın anlattıklarında…
Neredeyse bir asırlık maziye ışık tutmuş, çarpıcı ve ilginç hatıratıyla Naciye Alican…
Bilmediğimiz ya da yanlış değerlendirdiğimiz çok konuya açıklık getirdi…
Adapazarı’nın yaşanılan güzelliklerini 75 yıl öncesinin mutfağından, o günkü lezzetiyle günümüze taşıyan Naciye Alican’ı, gel de kutlama…
Yenicami ve civarını cadde cadde, sokak sokak, isim isim hatırlayan; Cevat Adapazarlı’dan Uzeller’e, Aldinçler’den Yünüaklar’a, Kazım Şakir Berközlar’den Ömer Canlı’ya, Asım Hamdi Arca’dan Hendekliler’e ve daha nice nice Adapazarlı hakkında bilgiler ortaya koyan Naciye anayı okurken o günlere dalıp gitmemek mümkün değil…
Bir yerinden ve bir bölümünden dahil olduğum o unutulmaz anıların canlanmasına yol açan Naciye Alican’ın hatıraları, iki hafta değil haftalarca devam etmeliydi oysa…
Adapazarlılığın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek isteyenler takip etsinler Naciye Alican hanımefendinin ayak izlerini bundan böyle…
Fahri Tuna’ya çıkardığı bu harika iş için gazetemiz ve okuyucularımız adına “Kırmızı güller”, Naciye Alican hanımefendiye ise “Orkideler” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…
SONUNDA ERDİ MURADINA
Ertuğrul Kızdırma, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuttu cici kızını…
İstedi ki haktan, hukuktan, doğruluktan ayrılmayan bir hukukçu çıksın aileden…
Kızı avukat oldu.
Baba Ertuğrul da muradına erdi.
Sonra stajını bitirdi, mesleğe adım atıp çalışmaya başladı.
Tam da bu sırada çıktı kısmeti karşısına…
Nasip gelip dayanınca kapıya, açmamak mümkün olmuyor.
Zor oldu baba Kızdırma için “Evet” demek…
Avukat Betül Kızdırma ile Katibe ve merhum Hikmet Peker’in yakışıklı oğlu Savaş Barış Peker birlikte yuva kurmaya karar vermişler.
Düğünleri geçen hafta sonunda Nehirland’da gerçekleşti.
Hayatın değişmez kurallarından biridir, evlenip yuva kurmak…
Birbirine hayli yakıştırılan Betül ile Savaş’a bir ömür boyu saadet dileğiyle “Pembe güller”, Kızdırma ve Peker ailelerine tesis edilen akrabalığın devamı adına “Beyaz güller” gönderelim istedik, Bizim Bahçe’den…
İNCİ’YE AĞALIK YAKIŞTI
Tahsilini öğretmen olabilmek için yaptı. Aldı diplomayı, oldu öğretmen… Ama onun gözünde ve gönlünde siyaset vardı.
Spora özellikle de güreşe yatkın bir fiziki yapıya sahipti.
Siyaset hem öğretmenliğine, hem de sporcu kimliğine ağır bastı.
Oysa başarılı bir güreşçi olduğu söylenirdi.
Önce çayırlarda, sonra minderlerde ayağı yere sağlam basan bir pehlivan olarak rakiplerinin tozunu atmaya başladığı dönemde koptu spordan, atıldı siyasete…
Buna rağmen sporla olan gönül bağını koparmış değil.
Her etkinliğe destek verir.
Sporun ve sporcunun dostu olmaya özen gösterir.
Bu duygularla çıkmış yola, oldu ağa…
Selman Dede Güreş Ağası için cazgır kim bilir neler söyledi.
Merak etmemek mümkün değil.
Ağalığın yakıştığı Ali İnci’ye spora ve sporcuya verdiği destek dolayısıyla, bir demet “Manolya” gitsin istedik Bizim Bahçe’den…