Kubbe-i habbe yapmak gibi yeri ve zamanı geldiğince kullanılan bir söz vardır dilimize yerleşen…

Hamdi Güler şehrin hafızası adına söyleyecek sözü olan bir esnaf çocuğu olarak dile getirmiş sitemini, duyunca Yeni Camii kubbesi ile ilgili bir haber…

Tam da bu söze uygun bir hareketle ve de durup dururken iş çıkartmışlar tarihi Yeni Camii’nin başına…

Neymiş efendim, kubbenin kaplaması eskimiş değiştirilecekmiş!

İşte buna denir kubbe-i habbe yapmak…

Kubbenin yeşil örtüsünü hab diye yutmaya kalkmışlar anlaşılan…

Yeşil renge bürünmesiyle Medine’de Peygamber Efendimizin kabri üzerinde yükselen kubbe rengini andıran yeşilleşmenin bu hale gelişinde ilginç bir olay yaşanmış zamanında…

Kubbenin üstüne örten “bakır kaplama” oksitlenerek yeşil renge bürünüyor…

Zamanında Yeni Camii halkı ihtiyaç hissedilen bakırın elde edilebilmesi için evindeki, işyerindeki kullandığı bakır kap kacaktan bir bölümünün vermiş…

Onların da eritilerek levha haline getirilmesiyle örtülmüş kubbenin üstü…

Dolayısıyla o kubbeye yönelik tasarruf Yeni Camii halkının yetkisinde…

Hamdi Güler geçen hafta köşesinde bu önemli konuyu dile getirmiş, bu işin sanıldığı kadar kolay olmayacağını ifadeyle…

Bilmem Diyanet ve Müftülük ne der, ne düşünür bu konuda…

İki hafta önce Fahri Tuna araştırmacı bir gençle tanıştırmıştı bizi…

Yeni Camii’nin tarihçesini araştırma konusu yapmış, bilgi belge peşinde koşuyordu…

Yeni Camii’nin yapımında önemli yeri olan Bulan ailesine ulaşmış genç araştırmacı…

Sanırım Hamdi Güler’in bu yazısı o gencin çok işine yarayacak…

Yeni Camii, Orhan Camii ve Ağa Camii aynı hat üzerinde bu şehrin sembol ibadet mekânlarıdır…

Gerçekten araştırma konusu yapılacak önemli mabetler olarak, bilinen bilinmeyen yönleri ile ilginç bir maziye sahiptirler hiç kuşkusuz…

Yeni Camii’nin kubbesi ile ilgili bilgileri babasından dinlemiş Hamdi Güler…

Gündeme getirmekle bu konuda farklı bir pencere açmış oluyor…